1. Devlete rağmen işçileri savunmak: Akkuyu
Ocak ayında, Akkuyu Nükleer Santrali’nde çalışan işçiler arasında bir menenjit salgını yaşandığı ortaya çıktı. Türkiye devleti, Rusya’yla diplomatik ilişkileri gözeterek durumu örtbas etmeye çalışırken, soL çeşitli kaynaklarla görüşerek salgının duyurulmasını sağladı. Olay, “Türkiye devleti, kendi işçisini yabancı bir şirkete karşı ne kadar koruyor?” sorusunu yeniden gündeme getirdi.
- İlgili Haber: Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında menenjit salgını gizleniyor: '5 işçi öldü' iddiası
2. Üç açıdan şehre bakmak: “Plansız Kent”
Şubat ayında, soLTV’de yayınlanan “Plansız Kent” üçlemesinin ilk belgeseli “Kiracı” izleyiciyle buluştu. Sonraki bölümlerde ulaşım ve engellilerin kentle ilişkisi ele alındı. 2024 yerel seçimleri sürecinde yürütülen tartışmaların sığlığına karşın soLTV, şehrin gerçek sahiplerinin hikâyelerini ve “plansızlığın” etkilerini mercek altına aldı.
3. Satılık durak, satılık şehir, satılık ülke
Mart ayında, yaklaşan seçimlerin gölgesinde pek dikkat çekmeyen bir gelişme yaşandı: İstanbul’da Kozyatağı durağının adı bir şirkete satıldı. Metro durak isminin metalaştırılması, “Bugün durağı satan yarın ülkeyi satar” başlığıyla soL’un gündemine girdi. Bu olay, Türkiye’nin kaynaklarının ve kamusal alanının pazarlanmasının somut bir örneği olarak dikkat çekti.
- İlgili Haber: İstanbul'u elden çıkarıyorlar: 'Bugün durağı satan yarın ülkeyi satar'
4. Genç, bağımsız, kadın… Hayır: Mafya, siyaset, ticaret
31 Mart seçimleri sonrasında medya, “22 yaşında, bağımsız seçilmiş en genç kadın belediye başkanı” haberlerini öne çıkardı. soL ise bu ismin arka planını araştırdı ve “genç, bağımsız, kadın” etiketlerinin ötesinde, mafya, siyaset ve ticaret ilişkileriyle şekillenen bir gerçekliği ortaya koydu.
5. Futbolla cuntaya meydan okumak
2024 yılında çok sayıda aydınımızı kaybettik. Arjantinli sosyalist futbol insanı César Luis Menotti de Mayıs ayında yaşamını yitirdi. soL, “güzel futbolla nasıl faşizme karşı durulabileceğini” anlatan bir anma yazısıyla futbolun siyasi yüzünü gözler önüne serdi.
6. Ya içindesindir çemberin, ya yoldaşlarının yanında
2024’te büyük çaplı bir işçi dalgası yaşanmamış olsa da, Lezita işçilerinin direnişi dönemin önemli notlarından biriydi. soL’un belgesel kanalı Pano, bu direnişi ekrana yansıtarak işçi sınıfının sessiz dönemlerinde de ortaya çıkan mücadele ruhunu kayda geçirdi.
7. Modern Kırmızı Pazartesi: Enerji Dolandırıcılığı
Yoksul ve çaresiz halkı “enerji tasarrufu” vaadiyle dolandıran şebekeleri ve devletin, basın organlarıyla işbirliği içinde bu tuzaklara nasıl göz yumduğunu anlatan “Enerji Dolandırıcılığı” dosyası, soL’un 2024 boyunca ısrarla peşinde olduğu konulardan biriydi. Geniş ilgi çekmese de, okuyanların aklını açan bir içerik olarak kayda geçti.
8. 80 yılda unutturulan trajedi
Haziran ayında, İkinci Dünya Savaşı’nın az bilinen olaylarından birini, Normandiya Çıkarması sürecinde yaşanan ve bine yakın ABD askerinin ölümüne yol açan trajediyi inceledik. Hollywood’un belleklere kazıdığı “Resmi Tarih”in ötesinde, savaşın unutulan köşelerini aydınlatmaya çalıştık.
9. Afrika’ya hücum: Türkiye’nin Afrika macerası
Temmuz ayında, Türkiye kapitalizminin Afrika Boynuzu’ndaki girişimlerine odaklanan üç yazılık bir dosya yayımlandı. Türkiye medyasında neredeyse hiç yer bulmayan bu gelişmelerin, Türkiye’nin uluslararası politikadaki konumlanışını ve “yeni pazar arayışlarını” anlamak açısından kritik olduğunu vurguladık.
10. Fiyatlar, zamlar, hisseler değil… Ekonominin esas öyküsü
Ağustos ayında, Türkiye’nin en büyük bin şirketinin açıklandığı İSO 1000 listesi vesilesiyle, burjuva iktisatçılarının “anlık verilerle” yaptığı manipülasyonlara karşı, işçilerin gerçekte neyle yüz yüze olduğunu anlatan kapsamlı bir analiz kaleme alındı.
11. Çeteler
Eylül ayında, İstanbul başta olmak üzere çeşitli kentlerin emekçi mahallelerinde gelişen mahalle çeteleri üzerine iki bölümlük bir dizi yayımladık. Yaygın medyada çok az yer bulan bu çeteciliğin toplumsal arka planını, ekonomik nedenlerini ve devletle ilişkisini irdeledik.
12. Türkiye Meksika olur mu?
Ekim’de, Sedat Peker’in “Bu gidişle Türkiye Meksika olacak” sözü üzerine, iki ülkeyi uyuşturucu trafiği ve mafya yapılanmaları temelinde tarihsel bir çerçeveyle karşılaştırdık. Türkiye’nin “Meksikalaşması”ndan ne kastedildiğini ve işin aslını soL’da tartışmaya açtık.
13. Kasap: Binyamin Netanyahu’nun portresi
7 Ekim 2024’ün yıldönümüne denk gelen, İsrail-Filistin çatışmalarının kritik bir zamanında, soLTV “çağımızın en büyük katliamcılarından biri” haline gelen Binyamin Netanyahu üzerine bir dosya yayımladı. Filistin direnişinin gölgesinde Netanyahu’nun politik geçmişine ve “kasap” sıfatını hak eden uygulamalarına ışık tuttu.
14. Bombaların arasından geçmişe ve geleceğe bakmak
Kasım ayında, soL muhabirlerinin Lübnan izlenimleri aktarıldı. İsrail bombardımanı altındaki ülkede yalnızca “saha durumu” değil, ülkenin ve bölgenin tarihiyle geleceğine dair gözlemler de paylaşıldı.
15. Bir devlet kurumunun, bir ülkenin dönüşümü: Devlet Opera ve Balesi
Kasım’da başlayan “Devlet Opera ve Balesi” dizisinin son bölümü, 2025’in ilk haftasında yayımlanacak. soL’un yayınladığı bu yedi bölümlük dizi, bakanlık koridorlarında fısıltı biçiminde süren değişimleri görünür kılarak, sanat kurumları üzerinden Türkiye’nin dönüşümünü anlatıyor.
16. Tarihsel bir kırılma: Suriye’de Esad yönetiminin yıkılması
Aralık ayında, Suriye’de Esad yönetiminin yıkılması tüm bölgeyi sarstı. soL, altı bölümlük bir dosya ile yalnızca bu 10 günlük süreci değil, Esad sonrası dönemin Orta Doğu’daki etkilerini ve geleceğe uzanan muhtemel senaryoları irdeledi. Bu gelişmenin, bölgenin tarihindeki en büyük dönüm noktalarından biri olacağı öngörüsüyle kapsamlı bir inceleme yapıldı.
Sonuç
2024, Türkiye’de ve dünyada büyük çalkantıların yaşandığı bir yıl olmaya devam ederken; soL, “her zaman okunabilecek ve izlenebilecek” nitelikteki haber, analiz ve belgeselleriyle gündemin ötesine geçmeyi amaçladı. Gerek işçi sınıfı direnişleri, gerek sanatsal ve kültürel dönüşümler, gerekse farklı coğrafyalardaki siyasi-diplomatik gelişmeler, soL sayfalarında kapsamlı bir inceleme ve yorumla yer aldı.
2025’e girerken, bu içeriklerin gelecekte de rehber niteliğinde olacağına inanıyoruz.