Süper Lig ekiplerinden Adana Demirspor'un savunmadaki başarılı isimlerinden Samet Akaydın, Türkiye Futbol Federasyonu'nun Tam Saha dergisine açıklamalarda bulundu. İşte Akaydın'ın sözleri...
13 Mart 1994 Trabzon doğumlusun. Çocukluk yıllarını bize anlatabilir misin?
"Biraz hareketli bir çocuktum. Okulda olsun, dışarda olsun çok yaramazmışım küçükken. Sürekli yanımda birisinin olması lazımmış yoksa başıma kazalar geliyormuş. Yerimde duramıyormuşum. Çok kazalar atlattım açıkçası. Araba mı çarpmadı desem, evin üstünde oynarken aşağıya düşmedim mi desem… Ailem bundan dolayı sürekli beni bir nevi ev hapsinde tutmaya çalışıyordu. Dışarıya fazla çıkarmıyorlardı beni. Yaramaz bir çocuktum kısacası."
Aileni tanıyabilir miyiz? Annen, baban ve varsa kardeşlerin ne işle meşgul oluyorlar?
"Bir ablam var. Evli ve iki çocuk sahibi. Babam üniversite mezunu, mobilya dekorasyon teknikeri; şu anda emekli. Annem ev hanımı. Bir kardeşim vardı, rahmetli oldu."
Eğitim hayatından bahsedebilir misin?
"Trabzon Yunus Emre Lisesi'ni bitirdim. Futbol oynamamdan dolayı üniversite eğitimi alamadım. Ama en kısa sürede üniversite eğitimini de tamamlayacağım."
Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve bir kulübün kapısından içeri soktu?
"İlkokuldaki beden eğitimi öğretmenim, okulun önünde beni izlemiş. Yanına çağırıp "Futbol oynuyor musun, lisansın var mı?" diye sordu. Ben de "Oynamıyorum hocam" karşılığını verdim. "Sana yardımcı olacağım" dedi. Onun ismini vererek şehrin en köklü kulüplerinden Trabzon İdmanocağı'na gittim ve futbol serüvenim öyle başladı."
Trabzon İdmanocağı altyapısından yetiştin. Trabzonspor U17'de oynadın. Oradan tekrar İdmanocağı'na ve diğer kulüplere transferin gerçekleşti. Neler yaşadın? Bize altyapı kariyerini anlatır mısın?
"Trabzon İdmanocağı'nın benim için çok ayrı bir yeri var. Çünkü futbola ilk başladığım yer orası. İki-üç sene sonra da Trabzonspor altyapısına transfer oldum. Trabzonspor'da bir yıl futbol oynadım. Bir yıl sonra benim de aralarında bulunduğum 1994 doğumluların tamamını yolladılar. Bize "Gidin kendinize takım bulun" dediler. O sene Trabzon İdmanocağı'na geri döndüm. Türkiye şampiyonasına gittik ve güzel bir başarı yaşadık. Sonra Boluspor'a transferimle kariyerimde yeni bir kapı açıldı. A2 takımında oynadıktan sonra ilk profesyonel imzayı Boluspor'da attım. A takımla idmanlara, A2 takımında da maçlara çıkıyordum. Yaşım ilerledikçe 3. Lig takımlarında kiralık oynamaya başladım. İstanbul'da Sancaktepe Belediyespor'da kiralık oynarken şampiyonluk yaşayıp 2. Lig'e çıktık. Ben de takımda devam ettim. Sonra Şanlıurfaspor'a transfer oldum. Ardından da Ankara Keçiören'e… Keçiören'de güzel bir sezon geçirdim. Süper Lig'den teklifler geliyordu. Ama devre arasında Adana Demirspor'a transfer oldum. Süper Lig'i değil, 1. Lig'deki Adana Demirspor'u tercih ettim. Şimdi dönüp bakınca çok güzel bir birliktelik olduğunu görüyorum."
Futbola stoper olarak mı başladın?
"Belki komik gelecek ama futbola forvet olarak başladım. Yaş grubumda diğer arkadaşlarımdan daha uzun boyluydum. Fiziksel olarak hepsinden üstündüm. Bu da o zamanlar topa daha iyi vurmamı sağlıyordu. Yaş ilerledikçe tabiî farklı olmaya başladı. Bir hocam vardı. Beni önce orta sahada, sonra da stoperde denedi. Beni stoper oynatan ilk hocam Trabzon İdmanocağı'nda Kamil Aydın'dı. Burada ismini anayım. Ona çok şey borçluyum."
Sen hangi mevkide oynamak isterdin?
"Valla forvet oynamak isterdim ama stoper oynamak daha zor."
Trabzon'da doğan ve futbola orada başlayan her çocuğun hayali Trabzonspor formasını giymektir. Sen U17'de o formayı giymene rağmen sonrasında farklı bir rota çizmek durumunda kaldın. Bunun sebepleri neydi?
"Açık konuşmak gerekirse ben o hayaller içine hiç girmedim. İlle de Trabzonspor forması giymek istiyorum gibi bir durumum olmadı. Ama Trabzonluyum tabiî. Trabzonspor'a her zaman saygı duyuyorum. Orası benim şehrim sonuçta. Ama Trabzonspor formasını ille giyeceğim diye çok büyük hayaller içine girmedim. Ben her zaman "Hayırlısı olsun" derim."
Boluspor formasıyla ilk profesyonel imzanı attın. O anki hislerinden ve beklentilerinden bahseder misin?
"İlk profesyonel imzayı atmak gerçekten farklı bir duygu. Kendini akranlarından farklı hissediyorsun. Sonuçta sen profesyonel oluyorsun ama akranların henüz değil. O anki duygu tabiî. Çocukluk hayalleri, değişik bir duygu... Her anlamda sana farklı bir şey katıyor profesyonellik. Sonuçta A takımla idmanlara çıkıyorsun. Kendini daha çok geliştiriyorsun. Ben o kadar mutlu olmuştum ki ilk imzayı attığım zaman; önce ailemi aradım. "Profesyonel imza attım. Artık profesyonel bir futbolcuyum" diyerek şakalar, espriler oldu aile arasında. Çok güzel bir gelişmeydi."
Adana Demirspor'a transferini biraz açalım… Keçiörengücü'nde gösterdiğin iyi performans neticesinde transferin gerçekleşti. O dönemde seni isteyen Süper Lig kulüpleri hangileriydi ve Adana Demirspor tercihinin gerekçeleri nelerdi?
"İsim vermeyeyim ama Süper Lig'den iki-üç takımdan teklifler almıştım. Ancak Murat Sancak Başkanımız benim transferim konusunda çok istekliydi. Adana Demirspor'u tercih etmem konusunda Murat Başkanın bu tavrının büyük payı var. Diğer kulüplere göre o beni daha çok istedi. Her zaman daha çok isteyen alır."
Adana Demirspor, uzun bir aranın ardından Süper Lig'e yükseldikten sonra bir cazibe merkezine dönüştü ve birçok kaliteli futbolcunun tercih ettiği bir kulüp hâline geldi. Bu konu hakkında neler söylersin?
"O konuda gerçekten farklı bir takımız. Ben bile kendi takımımda kendimi farklı hissediyorum. Adana Demirspor'un dört büyüklerden hiçbir farkının olmadığını hatta bizim kulübün daha sempatik olduğunu düşünüyorum. Başkanımız diyor ya, "Herkesin ikinci takımı olacağız" diye… Gerçekten öyleymiş gibi hissediyorum. Bu da tabiî ki Mario Balotelli, Belhanda gibi oyuncuların gelmesiyle gerçekleşti. Takım da gerekeni yaptığı zaman geçen seneki başarımız ortaya çıktı. Üst üste galibiyetler aldık. Lige güzel bir giriş yaptık. Oynadığımız futbol da insanların gözüne hoş geliyor. Tabiî bu da bizim farklılığımızı yansıtıyor. Başkanımız da herkes tarafından sevilen birisi. Bu da kulüp ve camia için ekstra bir katkı. Taraftarımızı söylemeye zaten gerek yok. Türkiye nasıl bir taraftara sahip olduğumuzu biliyor. Tüm bunlar da takımı bir cazibe merkezine dönüştürüyor."
Oynadığın 268 maçta 60 sarı, 5 kırmızı kart görmüşsün. Bunlardan ikisi çift sarı karttan kırmızıya dönüşmüş. Defans oyuncusu olarak bu konu hakkında neler söylersin?
"Diğer defans oyuncularına göre biraz daha az kart gören bir oyuncuyum aslında. Bunun sebebi de her topa atlayan değil de ayakta kalmayı ve dengeli olmayı tercih eden bir stoper olmam diye düşünüyorum. Küçüklüğümden beri bana böyle öğretiliyor. Altyapıda böyle eğitim almıştım. Bir stoper her zaman ayakta kalacak diye öğrenmiştim. Bu da fazla kart görmememe sebep oluyor diye düşünüyorum."
Süper Lig'de en çekindiğin forvet oyuncuları kimler?
"Açık konuşmak gerekirse hiç kimseden çekinmiyorum. Bir forvet oyuncusundan çekinecek bir yapım yok. İyi isim diye sorarsanız, beğendiğim forvetler var ama hiçbiri bende çekinme duygusu uyandırmıyor. Trabzonspor'dan Cornelius, bizim takımdan da Mario Balotelli ve Assombalonga beğendiğim forvetler."
Süper Lig'de en beğendiğin oyuncular kimler?
"Yetenek olarak Yunus Akgün'ü beğeniyorum. Kardeşim zaten! Yabancı olarak da Mario Balotelli çok kaliteli bir oyuncu. Fenerbahçe'den İrfan Can Kahveci'yi beğeniyorum. Defans oyuncusu olarak da Marcao'yu beğeniyordum ama o da gitti."
Teknik direktör Vincenzo Montella ile nasıl bir ilişkiniz var?
"Montella deyince benim direkt "Baba" diyesim geliyor. Açıkçası bana o kadar yakın. "Father" diye sesleniyorum, o da bana "Oğlum" diyor, şakalaşıyoruz. Onu inanılmaz seviyorum. Çünkü benim hayatıma futbol açısından farklı bir dokunuşu oldu. O geldikten sonra farklı bir Samet oldum. Olmaya da devam edeceğim. Hocam bana her zaman maça çıkmadan şöyle der; "Kendine sınır koyma, sende bu sınırları aşabilecek güç var." Ben de onun bu söylediklerini aklımdan hiç çıkarmıyorum."