TTSO Meclis Başkanı M. Şadan Eren, toplantının açılışında yaptığı konuşmada Türkiye genel ve yerel seçimler derken uzun bir dönemi seçimlerin konuşulduğu, icraatların durağanlaştığı bir ortamda geçirdiğini anımsatarak, " Bu süreç artık son bulmuş olsa da yüksek faiz, yüksek enflasyon ve zorlayıcı ekonomik şartlar sebebi ile yatırım anlamında şehrimizin pek çok beklentisi vardır, bu anlamda herkese çok görevler düşmektedir. Şehrimiz adına nüfus olarak çokça yoğun geçen Temmuz, Ağustos ayı ve yağışlı geçen son bir aylık süreç Trabzon'un Güney Çevre Yolu ihtiyacını bir kez daha gözler önüne sermiştir." dedi.

Eren sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sahil yolunda yaşanan en ufak bir kaza gerek transit geçen araçlar için gerekse de sadece gideceği yere yetişmek derdinde olan vatandaşımız için katlanılması zor zaman kayıplarına ve aksamalara sebep olmaktadır. Bu sebepledir ki bir kez daha Güney Çevre Yolu'nun önemine ve önceliğine dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca Güney Çevre Yolu yalnız ulaşım anlamında düşünülmemelidir. Yol şehrin büyümesi, iş alanları, sanayi arazileri üretecek şehrin her anlamda büyümesini ve gelişmesini sağlayacaktır.

Gerek şehir trafiğinin rahatlaması gerek şehrin büyümesi gerekse de yeni ticaret alanlarının oluşması adına Trabzon'un öncelikli sonuçlandırılması gereken konu Güney Çevre Yolu'dur. Her ne kadar şimdilik Akçaabat'tan girip Yomra'dan çıkan bir yol olarak planlansa da Beşikdüzü'nden girip Of'tan çıkacak bir çevre yolu şehrimize çok büyük katkı yapacaktır.

Değerli meclis üyeleri Güney Çevre Yolu'nun önemine dikkat çekmek istediğim bugünde diğer başka konulara da girip bu konuya yaptığım vurgunun dağılmasını istemiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyor, çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum."

KAZAZ: "BU COĞRAFYA CİDDİ FIRSATLAR İÇİN HAREKET ETMELİYİZ"

Volkan Demirel'den Maç Sonu Şenol Güneş Hakkında Haddini Aşan Sözler Volkan Demirel'den Maç Sonu Şenol Güneş Hakkında Haddini Aşan Sözler

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Kazaz demografinin toplumların geleceğe yönelik hareketlerini inceleyerek hangi alanda ne tür fırsatlar ve tehditler var konusunu incelediğini vurgulayarak hem şehir olarak hem de ülke olarak henüz pek hazırlık yapılamadığına işaret etti.

"TRABZON AVANTAJLI İL KONUMUNDA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE DEPREME KARŞI FIRSATLARA ODAKLANMALIYIZ"

Kazaz, bir taraftan global ısınmanın sonucu dünyanın ısındığını, diğer taraftan da ülkemiz ciddi bir deprem ülkesi olduğunu anımsatarak dünya genelindeki bu olumsuz gelişmeler karşısında bölgemizin bazı avantajları olduğunu belirtti.

Birçok bölgenin gelecekte tehlike altında olduğunu kaydeden Ahmet Kazaz sözlerini şöyle sürdürdü:

 "Yani birinde deprem yoksa öbüründe sel var. Sel yoksa olmayan yerde de susuzluk var. Bu anlamda ülkemizde gelecekte sıkıntı var. Bir diğeri konuda iklim değişikliklerinin getirdiği olumsuzlar var. Yani bölgelerde yetişen ürün çeşitlilikleri, iklimlerin değişimiyle birlikte bitki örtülerinin de değiştirmektedir. Tüm bunlara paralel de şehirlerin ihtiyacı olan konuların değişimi söz konusu olmaktadır. Bir global ısınmada dünyada en az ısınan coğrafyadayız. Ayrıca Marmara ve boğaz hattında deprem bölgesi dezavantajı da bulunmaktadır.

Şimdi kendi bölgemize baktığımızda; sadece bunu Trabzon ili olarak söylemek istemiyorum, deprem bölgesinde değiliz. Evet, Türkiye'de kaynak sularında ciddi bir problem var. Bu bizim bölgemizde de problem olacak. Ama bizim bölgemizin bir avantajı var. Biz o avantajı bugün tehdit olarak yaşıyoruz. Sel olarak yaşıyoruz ama bu sulara gelecekte ihtiyaç var. Diğer taraftan güneydeki iklimin değişmesi, iç coğrafyalardaki iklimin değişmesi, bizdeki bitki örtüsünde de ya da tarım konusunda da farklı alanların gelişmesine sebebiyet verecek sonuçlar doğuruyor"

"GELECEKTEKİ TEHDİTİ DE FIRSATI DA ALGILAYAMIYORUZ"

TTSO Başkan Yardımcısı Ahmet Kazaz, bu gelişmelerin Trabzon'un gelecekteki turizm potansiyeli ve şeklini değiştireceğini dile getirerek Ortadoğu'nun fırsatı olan bir coğrafya değil de belki de çok başka coğrafyaların fırsatı olacağı bir coğrafyaya dönüşeceğini vurguladı.

2040'lı yıllarda bölgedeki nüfusunun yaklaşık yüzde 80 büyüyeceği yönünde bir öngörü olduğunu anımsatan Kazaz, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu noktada tek bir soru soruluyor ya İstanbul beş şiddetinde sallanırsa ne olur? Şimdi dönüp baktığımızda kendi coğrafyamızda henüz bunlarla ilgili hem tehdidi de hem de fırsatı da algılamıyoruz. Bugün bu kürsüden buna dikkat çekmek istiyorum. Bu anlamda şehrimizin gerçekten hepimiz tarafından doğru yorumlanması ve doğru konumlanmasını gerektirecek gelecek fırsatları var."

"BU COĞRAFYA CİDDİ FIRSATLAR İÇİN HAREKET ETMELİYİZ"

Kazaz, nedense toplum olarak bir şeyin olmayacağını veya bir bilginin gereksiz olduğu davranışları sergilediğimizi aktararak, "Ben bunların ikisinin de doğru olmadığını, bu coğrafyanın ciddi fırsatlar içerdiğini ve bu fırsatlara yönelik her birimizin sorumluluğunun olduğunu ve buraya yönelik artık hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum" dedi.

"YENİ DÜNYANIN DEĞERLERİNE UYUM SAĞLAMALIYIZ"

Kazaz, TTSO'nun Van ve Letonya'nın başkenti Riga'da ki programlarına katıldığını ifade ederek Trabzon'dan farklı neyi daha iyi yapıp yapmadıklarını inceliyor ve kıyaslama yapma şansı yakaladıklarını kaydetti.

Kazaz sözlerini şöyle tamamladı:

"Gittiğimiz birçok yerde iletişim, bilgi ve veri her şeyin temelini oluşturduğunu görüyoruz ve bunu çok iyi yapıyorlar. Özellikle şu beş maddeyi de saymak istiyorum. Yeni dünya bunu söylüyor. Diyor ki, şu beş tane ilkeyi birey, kurum, birim, ülke olarak doğru yapamıyorsanız, var olan dünyanın gerisinde kalırsınız. Bilgi, veri, hız, esneklik ve çeviklik bu beş şeyi çok koordineli yapıyor olmalısınız.

"GÜNEY ÇEVRE YOLU'NUN ERTELENMESİ DAHA BÜYÜK MALİYETLER GETİRİR"

TTSO Başkan yardımcısı Ahmet Kazaz konuşmasının sonunda Güney Çevre Yolu'nun önemine değinerek şöyle konuştu:

 "Güney Çevre Yolu kavramını işte ben tüm bunların üzerine oturtuyorum. Bu şehirdeki Güney Çevre Yolu'nu sadece arabaların geçeceği bir yol olarak görürsek, bu şehrin geleceğindeki bazı sorunları bugünden görmezden geliyor, erteliyor ve daha büyük maliyetlerin altına yeniden kendimizi sokuyor olacağımız gerçeğini düşünüyorum."