8 Haziran Dünya Okyanus Günü dolayısıyla okyanus ve denizlerdeki istilacı türler ile bunların ekosistem üzerindeki etkileri hakkında değerlendirmelerde bulunan Mehmet Gölge , insan kaynaklı çeşitli faktörlerle doğal yaşam alanının dışına çıkıp yeni taşındığı yerde yaşamaya başlayan türlerin “yabancı tür” olarak adlandırıldığını, bulunduğu ortama, habitata, yeterli türlere zarar vermeye başlayıp ekonomiyi tehdit ederek çevresel sorunlar yaratması durumunda ise bunlara “istilacı yabancı tür” denildiğini anlattı.

Okyanus ve denizlerde mikroskobik boyutlardan, gözle görülüp elle tutulabilecek boyutlara kadar fazla sayıda istilacı türden bulunduğunu belirten Mehmet Gölge, söz konusu türlerin yeni yaşam alanına bir kere giriş yaptıktan sonra ortamın etkilerine bağlı olarak yayılım gösterdiğini belirtti.

İstilacı iki tür Akdeniz'de yan yana görüntülendi - Aile ve Yaşam

Mehmet Gölge, “Balon balığı üzerinden örnek verecek olursak; denizlerimizde belli bir ısınma var, balon balığına uygun iklim koşulları ve beslenebileceği uygun ortam mevcut ve en önemlisi avcısı bulunmaması. Bu tür, uygun koşulları bulduğu zaman daha kuzeye gidebilir. Şu anda Karadeniz’de balon balığı tek tük yaşayamayacağı anlamına gelmiyor.” Diyerek belirtti.

İstilacı yabancı türlerin Türkiye’yi çevreleyen denizlere gelişlerinde iklim değişikliğinin etkili olduğu görüşünü paylaşan Mehmet Gölge, şunları söyledi: “Buzulların erimesiyle daha kısa deniz yolları oluşmakta ve bu yolların gemiler tarafından kullanılmasıyla bu tarz türlerin taşınmasına sebebiyet veriyor olabilir. Yine erimeyle buzullarda saklı olan türler farklı bölgelere yerleşiyor. Suyun sıcaklığı, türlerin yaşaması için uygun alan yaratıyor. Kızıldeniz kaynaklı türler, Akdeniz’e geçtiği zaman alıştıkları sıcaklık seviyesini bulundukları için daha rahat çoğalabiliyorlar. Maalesef iklim değişikliğinin olumsuz etkileri bu şekilde devam ettiği sürece, türlerin yayılmasının hızlanmasını ve gittikleri ortamlara yerleşerek istilacı özellikler kazanmalarını tahmin ediyoruz.”

DENİZ SUYU SOĞUYUNCA İSTİLACI TÜRLER DERİNLERE ÇEKİLDİ! - Türk Deniz Medya

İklim değişikliği kaynaklı göç etmek zorunda kalan insanlar için “iklim mültecisi” kavramının kullanıldığı ancak bunun bütün canlılar için geçerli olduğunu anlatan Mehmet Gölge, her canlının uygun yaşam koşullarına doğru hareket etmek istediğini ve denizlerdeki türlerin bu hareketlerini çok daha rahat gerçekleştirebileceğini ifade etti.

EN İSTİLACI TÜR AKDENİZ’DE

İstilacı yabancı türlerin, giriş yaptıkları ekosisteme zarar verdiklerinin altını çizen Mehmet Gölge, şöyle ekleyerek devam etti:

“Girdikleri ortamdaki yerli türleri yok edebiliyorlar. Mesela bir aslan balığı, bir ünde, vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 4’ü civarında av tüketebiliyor, yediklerini öğütebilmek için midesi 30 kata kadar genişleyebiliyor ve 167 farklı türle besleniyor. Bu da yerli türler üzerindeki baskıyı epey bir artırıyor. İstilacı yabancı türlerin temel karakterlerinden biri de hızlı çoğalması ve kolay avlanmalarıdır. Yani ekosistemi kesinlikle tehdit etmektedir.”

İstilacı türler Marmara ve Karadeniz'i de tehdit ediyor! Yerli balık türleri  azalırsa bizi neler bekliyor? - Son Dakika Haberleri İnternet

Mehmet Gölge, istilacı yabancı türlerin balıkçılığı da ekonomik yönden de tehdit ettiğini balıkçı teknelerine zarar vermesine bile neden olabileceğini aktardı.

Akdeniz'deki istilacı türler takip ediliyor - Bilimma Bilim Haberleri

Dünya genelinde 9 haftada bir denizel ortama yeni bir türün giriş yaptığına dikkat çeken Mehmet Gölge; Türkiye’yi çevreleyen Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de bu türlerle ilgili 4 pilot bölgede çalışma yürüttüklerine değindi. Mehmet Gölge şu bilgileri de ekleyerek paylaştı:

“Akdeniz’de 413, Ege’de 253, Marmara’da 124 ve Karadeniz’de ise 28 yabancı tür bulunuyor. Bunların 105’i istilacı karakterde. Akdeniz’den kuzeye, Karadeniz’e doğru gittikçe yabancı türlerin sayısında bir azalma başlıyor. Akdeniz’deki türlerin yüzde 72’si Kızıldeniz kökenli olduğu ve Süveyş Kanalından geldiği düşünülüyor, Ege’deki türlerin 54’ü Şüveyş Kanalından geldiği yüzde 41’i ise gemi balast suyu üzerinden geldiğini, Marmara’daki türlerin yüzde 78’i balast suyu yüzde 11’i Süveyş Kaynaklı olduğu belirtildi.