Vladimir Bartol - Fedailerin Kalesi: Alamut ( Kitap Özeti )

Vladimir Bartol - Fedailerin Kalesi: Alamut ( Kitap Özeti )
Abone Ol

Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut kitabının Slovenyalı yazarıdır. Vladimir Bartol Slovenya edebiyatında çok tanınan bir isimdir. Alamut kitabı bu yazarın 18 dile çevrilmiş en meşhur eseridir. Slovenyalı bir kitap eleştirmeninin kendisine anlattığı Hasan Sabbah hikayesinden çok etkilendiği için bu kitabı yazmıştır. 1938 yılında Vladimir Bartol tarafından yazılan Fedailerin Kalesi Alamut kitabı din, cennet ve cehennem kavramları aşırı derecede sorgulandığı için 1960 – 1980 yıllarında birçok ülkede yasaklanmıştır.

Fedailerim Kalesi: Alamut Kitap Özeti

Hasan Sabbah 11. yüzyılda İran’da yaşayan ve Hz. Ali taraftarı birisidir. O dönem yaygın olan İsmaili tarikatına üyedir. Bu tarikatın düşünce sistemini pek benimsemeyen Sabbah bir gün köylerine gelen İsmaili tarikatından bir bilgenin yanına gider. Düşüncelerini bilgeye anlattığı zaman bilge ona aslında bu tarikatın bazı düşüncelerini insanları çekmek için olduğunu söyler. Sabbah’ın bu düşüncelerini duyan babası Sabbah’ı bir medreseye verir. Medresede Ömer Hayyam ve Nizam-ül Mülk adında iki kişi ile tanışır ve geçen zaman bu 3 kişiyi yakın arkadaş yapar. Bir gün birbirlerine aralarından birisi yükselirse diğer ikisine yardım edecek diye söz verirler. Yıllar sonra Nizam-ül Mülk Selçuklarda vezir olmuştur. Ömer Hayyam ise matematikçi ve astrolog olmuştur. Birbirlerine verdiği sözü hatırlayan Hasan Sabbah Nizam-ül Mülk’ün yanına gider ve ona birbirlerine verdikleri sözlerini hatırlatır. Nizam-ül Mülk ona sarayda bir iş verir. Ardından sarayda Sabbah’ın yükselişi başlar bunu istemeyen vezir bir komplo ile Sabah’ı saraydan sürdürür. Sabbah bu sürgünden kurtularak İran’a döner. Ömer Hayyam ile İsmaili tarikatı üzerine konuşurken aklına bir fikir gelir ve Rey şehrine döner. Bu bölgede ele geçirilmesi çok zor olan Alamut adında bir kale vardır. Kale komutanını kandırarak kaleyi ele geçirir ve kendini İsmaili tarikatı tarafından müjdelenen mehdi ilan eder. Hassan Sabah’ın namı İsmaili tarikatı arasında yayılırken Sabbah, kalenin görünmeyen arka bahçesine dünyanın çeşitli yerlerinden getirttiği bitkilerle doldurmaktadır. Kalenin bu kısmına ağaçlar ve bitkiler dışında birbirinden güzel kızlar da koyar. Kızların buraya gönderilen herkese iyi davranması bulundukları yerin cennet olduğu konusunda gelen kişileri kandırması istenmiştir. Bu kurala uymayan ve hata yapan kızların feci bir şekilde öldürüleceğinden bahsedilmiştir.

Ardından Sabbah kalesine gelen kişilere cennetin anahtarına sahip olduğunu ve eğer Sabbah’ın sözünden çıkmazlarsa onları cennete sokacağını söyler. Yetiştirdiği öğrencileri haşhaş otu etkisi ile uyuşturup kalenin arkasındaki gizli bahçeye bırakır ve onlara cennette olduklarını güzel kızların huri olduğunu burada yaptıkları hiçbir şeyin günah olmadığından bahseder. Tüm geceyi bahçede geçiren gençler tekrar haşhaş otu verilerek kaleye getirilir. Gördüklerini ve yaşadıklarını arkadaşlarına anlattıkça insanların Hassan Sabbah’a olan inancı iyice artmaya başlar. Sabbah, bu bahçeye gönderdiği gençleri artık cennetle müjdelendiklerini öldüklerinde tekrar buraya gideceklerinden bahsederek çeşitli ülkelere suikastçı olarak yollar. Selçuk komutanlarına yapılan suikastlar sonucu Selçuklu bu kaleye bir akın düzenler. Kaleye gelen elçiler teslim olmalarını Selçuklu ordusunun çok büyük olduğunu anlatır. Sabbah ise daha önce cennet diye bahçeye yolladığı iki fedaisinin ölmelerini emreder ve bu iki adam gözlerini bile kırpmadan intihar ederler.

Geri dönen elçiler şok içinde kalmıştır. Sabbah artık Nizm-ül Mülk’ten intikamını almak için hazırlanır ve en gözde öğrencisi olan Tahir’i onu öldürmesi için yollar. Ona Gazali’nin öğrenci olduğunu ve Nizam-ül Mülk’e ondan mektup getirdiğini söylemesini ister. Ona ucu ölümcül zehre sahip bir hançer verir. Tahir istenilen şekilde vezirin çadırına girer ve bir hamleyle onu zehirler. Vezir için ölüm kaçınılmazdır. Ölmeden önce Hassan Sabbah’ın aslında kim olduğunu ve Tahir’i nasıl dolandırdığını anlatır. Sabbah’ı öldüreceğini dair söz veren Tahir serbest bırakılır ve kaleye doğru yol alır. Ölmeden önce mektubu okuyan Nizam-ül Mülk şu satırlarla karşılaşır ‘Cehennemde görüşmek üzere – Hassan Sabbah’ . Tahir kaleye döndükten sonra Sabbah’ı öldürmekten vazgeçer. Hassan Sabbah her şeyi kabul eder ve Tahir’e hayat felsefesini anlatır. Kendini geliştirmesini ve kendisi ölünce yerine Tahir’in geçmesini ister. Tahir kaleden ayrılır ve uzaklara doğru yol alır. Sabbah’ın ölümünden sonra ise kale fazla dayanamaz ve bir Moğol baskını ile yerle bir edilir.