Gazetecilik mesleğinin doğası gereği zaman zaman haber kaynaklarımızca aldatılmak, manipüle edilmek ya da ağızdan çıkan cümlelerin inkarı gibi durumlarla karşılaşma riskimiz hep var.

Dostluğuna güvendiğiniz insanlarla ikili görüşmelerde teyp kaydını da ayıp saydığımızdan, artık ayıp sayılmayan kimi “lider” halleriyle kamuoyu nezdinde güven kaybına uğrayabiliyoruz.

Buna benzer bir “durum” nedeniyle, Passat Medyası olarak anılan ve Paper vesaire gibi yerlerde zengin sofralarında zangoçluk bedeli olarak elde ettiği dedikoduları haber diye yutturan gelenekten bir elemanla twit üzerinden sallamalarımız oldu.

İkimizin de haber kaynağı aynı kişiydi ve daha birkaç gün önce ilgili kaynakla yüz yüze görüşmüş olmanın güveniyle, haberimi “açığa çıkaran” bu elemana, beni yalancı çıkardığını ama ortada bir yalancı varsa bunun kendisi olduğunu yazdım. O da birşeyler yazdı elbet  ve kendi dramatik finalini de “ Taraf  yazarlarını halden seçiyor, salatalıklardan yazar yapmışlar” diyerek yaptı.

Mevlana’nın lafa ve adama bakan aforizması nedeniyle tebessüm ettim sadece.

Her yerde olduğu gibi İstanbul Yerel medyasında “köşe”sahibi olmanın da bir bedeli, ederi  ve gideri var ve elemanı  anlamak mümkün.  Tabi ki eleman ettiği hakaretin hesabını  (adalet önünde)  verecek, eğer benim de kendisine hakaret ettiğimi düşünüyorsa benzer yolu o da izleyebilir.

Ancak sular çekilip hayat şerefli mecrasında yaşanmaya başlandığında kimse bana, “ ona buna köpeklik etti, ısmarlama haberler yaptı, gerçeklerin üstünü örterek efendilerine yalandı, saçını okşatmak için efendilerini üzecek hiçbir habere imza koymadı,  haberin namusunu kişisel ikbal hesabına kurban etti, bir meslektaşıyla polemiğe girdiğinde muhatabını “çaycı”diyerek kendi karakterini afişe edecek “sözde” aşağılamalara tenezzül etti, iki kişi arasındaki meselelere 3. Kişileri katma adiliklerine saplandı”diyemeyecek.

Bizim gibilerin tek zenginliği de budur,  çorbamızı Lades’te  Bolu Lezzet’te ya da  Sürmene çorbacısında cebimizdeki birkaç kuruşla öder içeriz ama kimsenin mezesi olmayız.

Vatan gazetesinden istifa ederken “bugün arkadaşlarımın bu işi para için yaptığını öğrendim” diyen bir fahişenin intihar notunu bırakmıştım danışmaya.Orada öylece…

Taraf, efendilerine yaranma yarışında birbirini ezen medya leşkerlerine inat gerçekleri olanca yalınlığı ile yazmaya ve saklanmaya çalışılan her şeyi topluma aktarmaya devam edecek. Ve maalesef patronlarınızın, vicdanları ve bazı kurumları satın almaya yeten paraları, Taraf’ı satın almaya yetmeyecek.  Bazı şeylerin fiyatı vardır,bazı şeylerin de kendisi.Yani Sedat Tunalı .oka .ok demeye devam edecek eleman!


AZİZ YILDIRIM’IN GİDERİ!

Havuz problemini  kim nasıl çözecek bilmiyorum, ancak şahsen AY’ın bu çıkışını çok normal buluyorum.Cumhuriyet olduğu iddiasındaki bir kurumun, kendi üzerinden nemalandıklarını düşündüğü asalakları! sırtından silkelemek istemesi çok doğal.

Ancak ne AY’nin ne de FB Genel Kurulu’nun bu kararın arkasında duracağına zerre ihtimal vermiyorum. Bu çıkış olsa olsa yeni pazarlıklara malzeme yancısıdır. Dileriz havuz meselesi de CAS örneği gibi kolpa namus meselelerinden biri olmaz.