Gerçekten Temiz Futbol İsteyen Var Mı ?
Şike çete sürecinde yaşananlar, toplumları ayakta tutan şeylerin arasında “adalet” kavramının da olduğuna dair kuşkular yarattı , yaratmaya da devam ediyor.
Bu süreç tüm ülkeye şunu gösterdi;
Güçlüler ve iktidar edenler açısından adaletten önce gelen pek çok başka kaygı var. Evet, maddi ve manevi rant izin verdiği ölçüde adalet de bir kenar süsü olarak kullanılabilir!
Hukuk’un iktidarların fahişesi olmadığına dair umudunu korumak isteyenler, muhtelif kentlerde “Temiz Futbol İstiyoruz” diye eylem yapıyorlar. İstanbul Taksim’de her Cumartesi saat 15.00 de toplanan bir avuç insan, ki tek suçları Trabzonsporlu olmaları sanırım, temiz futbol gibi bir derdi olan herkesi kendilerine destek olmaya; şike çete batağına batmış futbolumuzu çetelerin ve çapsız zeka özürlülerin elinden kurtarmak için desteğe bekliyor. Bu çağrı renklere değil vicdanlara yönelik bir çağrı. Temiz futbol ne Trabzon ne de Robbie Fowler’a “özel kılınmış” bir hak değil, futbolu gelir değil keyif kapısı olarak gören herkesin ortak paydası değil midir?
İstanbul’da başlayan bu eylemlerin bir ayağı da Trabzon’da yapıldı geçen hafta. Sağdan say 15 kişi, soldan say 17 kişi katıldı, biri de daha bebek sayılacak Yiğit torunum üstelik. . Trabzon’da kurulacak umumi tuvaletin kubur taşının çapına bile müdahil olan Trabzon ekabiri, neredesiniz?
Ne o?
Yoksa eyleme destek verirseniz ağababalarınız kızar diye mi korktunuz? Merak etmeyin, ağababalarınız bile sizden daha omurgalıdır. Sorun, sizlerin insana keder veren ilkesiz, şehre ihanet eden zavallılığınız ve menfaat üzerine kurgulu karaktersizliğinizdir.
Trabzon ve Trabzonspor’u, “çeşmenin başında uygun bir yere atlamak için” kullanılan bir araç olarak görüp bir de şehir hakkında ahkam kesen asalaklar var olduğu sürece ne Trabzon ne de Türk futbolu ve sporu lağım kokusundan kurtulabilir.
Şike çete sürecinde kime ne mesajlar verdiği belli olmayan “uslu çocuklar” buluşması gibi kepazelikler dışında hiçbir yere izini düşürmeyen, ulusal basını geçtim yerel medyaya bile ahlaktan ve adaletten yana tek bir demeç vermeyen “kanaat önderleri” tarihin çöp sepetine atılmadığı sürece ne Trabzon dan köy olur ne de Türkiye’den kasaba. Trabzon’u bu olan memleketin Türkiye’si de bu kadar olur. Trabzon’a ihanet eden o menfaat çetesi ve onların hınk deyicisi medyası ile değil büyük davalara , kenefe bile gidilmez.
Tepeden tırnağa sefalet…
Sadri Şener zekası konu Alex olunca çok “ironik” bir tespit yaptığını zannedip üstüne bir de keyif sigarası içebilir. Lakin ağzınızdan çıkacak her söz sizi esir alır, güya ironiyle vurduğunuz Adnan Öztürk çıkar ve sizi gediğinize sokar! Bu nasıl bir liderliktir ki, şike sürecinde dürüst ve cesur kalabilmiş bir iki adamdan birini karşısına alıyor?
Hey Trabzon! Temiz Futbol eyleminde binlerle buluşamıyorsan, sorun ne Aziz Y, ne Yıldırım D ne de Platini’dedir. Sorun Sadri’de Şenol’da, Faruk’ta , sendedir. İçine sindirebildiğin her ne ise bir süre sonra sen de osundur!
Türkiye’de Spor Yazarı Neden Yok?
Şundan;
Spor yazarı diye gözümüze sokulanların yüzde doksanı gazeteci bile değil, mesleğe eş dost sokuşturması.Eşle dostla gelen de eşçi dostçu leşçi olur, abisi nasıl kurarsa zilini o da öyle çalar!
Gerçekten mesleğin içinden gelen spor yazarları da, markaya ve renge angaje olarak kendilerine pranga vuruyor. Böyle olunca da tanrıya değil de başka şeylere kulluk ediliyor.
Bu ülkede “gerçek” bir spor yazarı olsaydı, Anadolu futbol gelişmedikçe ve Anadolu kulüplerine başkanlık edenler İstanbul’a biat ettikçe bir arpa boyu yol alamayacağımızı dile getiren yazılar yazarlardı. Yazamazlar ama, sistem İstanbul’a kurgulu ve Passat ana bayisi İstanbul’da konuşlu.