Aylardır Trabzonsporlu taraftarların saldırılarına maruz kalıyorum.
Demediklerini bırakmıyorlar.
Neymiş efendim, ben yazılarımda takımı sabote ediyormuşum,
İyiliğini istemiyormuşum,
Fenerbahçe’ye hizmet ediyormuşum.
İlkel düşünceler..
Neyse,
Efendim ben ne demiştim bir hatırlatayım: Geçmişten gelen örnekler de vererek o sezonun bu sezon olmadığına, Yusuf’un ve Rodellega’nın gönderilmesinin yanlış olduğunu, hazır takımın bozulmasının hata olduğunu, Trabzonspor’un yanlış yolda ilerlediğini, alınan futbolcuların da işe yarar olmasına dikkat edilmesi gerektiğini, kadro kalite derinliğinin artmasının, ihtiyaca göre nokta transferlerin yapılmasının Trabzonspor’u şampiyonluğa taşıyabileceğini ifade etmiştim.
Ben ne demiştim: “Vedat Muriç burnunuzun dibindeki Giresunspor’da iken nasıl keşfedemezsiniz.” demiştim.
Ben ne demiştim: “Sakatlık konusunda Trabzonspor dünya lideridir, dikkat etmesi lazım.” demişim.
Ben ne demiştim: “Takımın orta sahası çökmüş, 6 numara şart, madem bunca transfer yaptınız bari bir daha yapın.” demişim.
Ben ne demiştim: “Rakipler kötü ama Trabzonspor daha kötü, orta alanı çok boş bırakıyor, savunmada adam paylaşım yok, olmayınca da rakip ayağa iyi pas yapıyor, rahat oynuyor ve kaleye kolaylıkla iniyor, önlem alınmalı.” demişim.
Resimde de görüldüğü üzere,
Orta saha bomboş!
Ben ne demiştim: “Ünal hoca da yanlış yapıyor, tükenmez zannettiği kredisini tüketiyor, yavaş yavaş tepki almaya başladı, bu rahatlığına bir son vermeli, kendini yenilemeli, kafasını futbolla meşgul etmeli.” demiştim.
Fena mı etmişim?
Gençlerbirliği maçına kadar bana küfredenler tespitlerim doğrulsun da eleştirilerine başlamışlar bile.
Ünal hocaya bir saldırı, bir saldırı.
Yanlış, şu an zamanı değil, asıl zararı onlar veriyor.
O da hata yapacak, fakat hatasında ısrar etmeyecek, inada bindirmeyecek yoksa kendisini de, takımı da bozar.
Peki Gençlerbirliği maçında neler olmuştu bir hatırlayalım.
Takım çok kötüydü, ekip halinde kötüydü, A’dan Z’ye berbattı, bu haline rağmen iki gol bulmayı becerdi, mucize gibi.
Başkent ekibi bilhassa maçın ikinci yarısında Trabzonspor’un da oyundan düşmesiyle değişikliklerin tümünü yaparak tek kale oynamaya başlamıştı ve gol de bağıra bağıra geleceğini göstermişti fakat Ünal hoca önlem olarak ne yaptı, maçı almış havasında orta sahaya takviyesi yapacağı yerde, ofansa yaparak Gençlerbirliği’nin işini kolaylaştırdı. Sörloth’u ıslıklatmamak için oyundan almadı ama bu düşüncesi takıma 2 puana patladı.
Tribünlerde herkes şu Doğan’ı ya da başka birilerini (Artık kim varsa) orta sahaya almalı diye konuşurken, hocanın bu gerçeği kulübede görememesi şaşırtıcıydı.
İşin doğrusu Ünal Karaman değişiklikleri zamanında ve yerinde yapmış olsaydı kötü Trabzonspor her şeye rağmen 3 puanı alabilirdi.
Fakat yapmadı..
Bazen hocalar kendi işini zorlaştırabiliyor, Ünal hoca da öyle yaptı, zorlaştırdı.
Keşke yapmasaydı diyeceğim ama yaptı.
Olanda Trabzonspor’a oldu, özellikle böyle basit maçlardaki kayıplar zirve yolunda yapılmamalıydı, zira çok aranılır.
Ligde ilk puanını Trabzonspor’dan almayı başaran başkent ekibi de şunu bilmeli ki kapmış olduğu o bir puanı Ünal Karaman’a borçludur.