Akhisar hezimeti sonrası Hami Mandıralı göreve geldiğinde önünde, lig maratonunda hedeflerinin uzağında kalmış bir Trabzonspor vardı. Ancak Mandıralı, bu dönemde kendisine ve takımına güvendiğini sık sık belirterek, enkaz edebiyatı yapmaktan kaçındı. Torino’daki Juventus maçında takımın sergilediği iyi performans beklentileri arttırdı. Ancak takımın UEFA’ya veda etmesi, Fenerbahçe mağlubiyeti ve sonrasında kulübün alması muhtemel caza camia içinde huzursuzluk ortamı yarattı. Fakat Mandıralı, beklenenin aksine bu krizi aşıp, sadece bir hafta sonra UEFA potasındaki en ciddi rakibi olan Sivasspor’u iyi futbolla farklı mağlup etmeyi başardı. Bu galibiyet huzursuzluğun hakim olduğu camianın yeniden toparlanmasına ve sezonun en büyük sıkıntılarından biri olan deplasman kabusunun sonra ermesine neden oldu. Sivasspor galibiyetini, ilerleyen haftalarda alınan önemli puanlar ve oynanan iyi futbol takip etti. Mandıralı, enkaz halinde aldığı takımı, hükmen mağlup olunan Fenerbahçe maçı dışında sadece bir mağlubiyetle Avrupa Kupalarına taşımayı başardı.
Mandıralı bu süreçte takım içi dengeleri koruyarak genç oyunculardan üst düzey verim almayı başardı. Aslında son yıllarda Trabzonspor’un en büyük sıkıntısı olan yabancı futbolcuların disiplinsiz tavırları Mandıralı’yıda zor durumda bıraktı. Ancak Mandıralı büyük bir kumar oynayarak takımın iki önemli oyuncusunu kadro dışı bıraktı ve yüksek beklentiler ile transfer edilen yıldız futbolcu Malouda’yı kötü performansı sebebiyle kulübede oturttu. Bu durumun doğuracağı başarısızlık Hami Hoca’yı koltuğundan edebilirdi. Ancak Hami Hoca için korkulan olmadı ve Mandıralı’nın kumarı tuttu. Bunun neticesinde Hami Hoca hem takım içindeki otoritesini arttırdı hem de formayı hak edenin alacağını göstererek genç oyuncuların iştahını kabarttı.
Hami Hoca’nın devam edip etmeyeceğinin tartışıldığı bu dönemde, oyumu başarılı teknik adamın kalmasından yana kullanarak, gösterdiği performansla yeni sezonda da takımın başında kalmayı fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.