Bir kaçtır dile getiriyorum fakat umursayan olmuyor, belki de Trabzon’un şehir kalitesinden kaynaklanan bir durum, bu nasıl kafa, nasıl bir anlayıştır anlamadım. Bu şehrin insanlarını hayvan yerine koymak ve insanlarında bunu kabullenmesi inanılır gibi değil. Acaba yolcu onlar için sadece paradan ibaret bir nesne mi? Şayet öyleyse bilmek ve yadırgamamak lazım(!)
Şoförler odası diye bir oda var, seçimle gelip, giden oda, bugüne kadar birçok başkan değiştirdi ama kafaları değişmedi, onlar sadece şehrin dolmuşçularını düşünürler, bu kentte yaşayan insanları düşünmezler, nasıl olsa yolcu odası diye bir kurum da yok, yuvarla gitsin mantığıyla devam ediyorlar.
Şoförler 9-20 kişilik araçlarını tıka basa doldurup gidiyorlar ama ne klimayı açan ne de yolcuya saygı gösteren var. Sorduğunuzda otomatik bant kaydı gibi aynı cevabı veriyorlar: Çalışmıyor efendim bozuk(!)
Gerçi pek soranda olmuyor (!)
Bana inandırıcı gelmeyen bu açıklamanın aslı yakıttan tasarruf etmek olduğunu düşünüyorum, yani yolcunun sağlığı değil yakıt daha öncelikli geliyor, onlar için bir önem arz etmeyen yolcuların çektiği çile ise kimsenin umurunda değil.
Bu tablo Trabzon’un şehir kalitesini gösteren acı bir durumdur, bu yüzyılda klimasız ya da kliması çalıştırılmayan dolmuşlar sadece Trabzon’da olsa gerek.
Dışarda 80-85 derece nem, ısınmış metal araçların içinde 9-20 arası yolcu, ne denetleyen var, ne de gözetleyen, kapı aralığından esen doğal klima ile serinleyip gitsin mantığıyla ilerleyen şoförler, sonra işyerine vardıklarında bütün günün yorgunluğu üzerlerindeymiş gibi yapış yapış olmuş çalışanlar sırada bekleyen insanlara hizmet edecekler(!)
Hani Trabzon turizm şehri olmuştu(!)
Hani çağ atlamıştı(!)
Hani iller bazında kafaya oynamıştı(!)
Bu halde mi, bu kafalarla mı?
Bir şoföre klima açtıramayan şehir tüm bu söylemleri başardı öyle mi (?)
Doğrusu pek inandırıcı değil.
*
Şoförler odası başkanı çıkıp bu işe el atmalı, sadece kendin söyle kendin dinle mantığında bırakmamalı, bizi yanıltmalı, Türkiye’nin en yüksek nem derecesine sahip ili kendi kaderiyle baş başa bırakmamalı, şayet çağ atladığı söylenen Trabzon’un bu yalanına kendisi de inanıyorsa üzerine düşeni yapmalı.