Ligde sıkıntılı günler geçiren Trabzonspor tam 300 gün sonra deplasmanda galibiyete ulaştı. Teknik direktör Fatih Tekke takımın başında çıkmış olduğu ilk maçtan galibiyetle ayrıldı.
Trabzonspor, son deplasman galibiyetini yine Başakşehir karşısında 1-0'lık skorla almış ve golü Paul Onuachu kaydetmişti.
Başakşehir'in bu maçtaki orta saha formasyonu, Trabzonspor'un eski oyuncuları Berat Özdemir ve Umut Güneş'ten oluştu. Bu iki oyuncu, Trabzonspor yine bu sahada son deplasman galibiyetini aldığında Fırtına'nın ilk 11'inde yer alıyordu. Bugün ise Trabzonspor'a rakip olarak sahaya çıktılar.
Maça istekli ve yoğun bir presle başlayan Trabzonspor'un sık sık ön alan baskısı yaparak rakibini hata yapmaya zorladığını gözlemledik.
İşe yaradı mı? Kesinlikle evet!
Maçın ilk dakikalarında bastıran Trabzonspor golü de erken buldu. Maçın başından beri golü arzuladıkları belliydi. Bunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek.. İstatistiksel olarak maçın geneli dengede geçse de daha çok isteyen taraf kesinlikle Trabzonspor oldu.
Fatih Tekke... Çok sevdiği Trabzonspor'una kavuştu. İlk maçından galibiyetle ayrıldı ve takıma adeta reset atarak camianın kenetlenmesinde başrol oynadı. O bir Trabzonspor efsanesi!
Futbolcularla iletişimin ve onlara yansıtılacak olan enerjinin ne denli önemli olduğunu görmüş olduk. Fatih hoca tam da bunu yaptı. Futbolcularla yakından ilgilenmesi, onlarla sürekli konuşması, onları uyarması ve eksilerinin nasıl artıya çevrilecek olduğunu dile getirmesi hocanın iletişimsel becerisini açığa çıkarır. Ayrıca Fatih hocanın birkaç dil bildiğini biliyorum. Bu da takım için ekstra bir avantaj. Düşünün, öğrencisiniz ve öğretmeninizden birebir ders alıyorsunuz. Muazzam...
Hocanın müthiş enerjisini oyunculara tam anlamıyla yansıttığından eminim. Oyuncuların yüzlerinde gülümsemeler fazlalaştı. Tam bir aile ortamı oluştu. Kazanılan bu üç puan takım adına çok önemliydi.
Trabzonspor'un deplasmanlarda galibiyet alamaması fobi haline dönüşmüştü. Artık bu kalmadı. Daha özgüvenli bir şekilde oynayacaklardır.
Biraz da şans bizden yana olsun...
Maçın başlarında Deniz Türüç'ün ceza sahası içinden yapmış olduğu vuruş direkten döndü, birkaç dakika sonra ise Trabzonspor'un atağı golle sonuçlandı. Deniz'in pozisyonu belki de kırılma anlarından bir tanesiydi... Maçta birçok kırılma anı vardı. Soldan yapılan etkili ortada Kaptan Uğurcan Çakır, Piatek'in sert kafa vuruşunu inanılmaz bir refleksle kurtararak, "geçit yok" dedi. Maçı izlerken gol yedik zannetmiştim oysa ki...
Gelelim ilk 11'e. Fatih hoca bu maçta orta saha tercihini Mendy, Lundstram ve Ozan Tufan'dan yana kullandı. Bu üç ismin de defansif yönlerinin ofansif yönlerine göre daha verimli olduğunu belirtmekte fayda var. Ozan Tufan, içlerinden en ofansif olan isim. Açıkçası ben bu maçta Ozan Tufan'ı ilk 11'de beklemiyordum.
"Vardır hocanın bildiği" der geçerim. Üstelik golünü de attı.
Bu maç özelinde performans olarak ufak eleştirilerde bulunduğum Pedro Malheiro zaman zaman kanattaki adamını kaçırdı. Zamanlamasını ayarlama konusunda problem yaşadı. Ama hatalarından ders aldığını da söylemekten çekinmem.
Sikan'ın da bu maç etkisiz kaldığını söyleyebilirim. Hırsını, koşusunu ve mücadeleci ruhunu bir kenara bırakıyorum fakat geçtiğimiz karşılaşmalara oranla etkisiz kaldığını düşünüyorum. Asıl mevkisi forvet olan genç oyuncu mecburi bir şekilde sol kanatta görev yapıyor. Uyum süreci ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Zamanla ve kendi mevkisinde oynadıkça performansı mutlaka artış gösterecektir.
Bir diğer konu da Denis Draguş... Büyük umutlarla transfer edildi. Bana göre ucuz da bir paraya alındı. Ben Draguş'tan çok umutluyum. Bileklerine çok hakim ve kolayca adam eksiltme özelliğine sahip. Böyle bir yeteneği ucuza almak güzel iş. Üstelik yaşı da genç. İleride güzel paralara satılabilir. Tek sıkıntı o yeteneği kullanamıyor olmak. Bireysellik, sakatlıklar vs. derken Şenol hoca kendisini kadroda pek düşünmedi. Fatih hocanın gelişi ile beraber Draguş'un performansının artacağını ve forma şansı bulacağını düşünüyorum. Tabii kendisinin de gelen fırsatları iyi kullanması gerekiyor. Fatih Tekke Draguş'un yeteneklerinden faydalanmak isteyecektir mutlaka.
Uğurcan Çakır... Kaptan resmen takımını ipten aldı! Maç içerisindeki %100'lük kurtarışı ile refleksini konuşturdu. Gerçi, o her zaman öyle. Yetmedi, bir de penaltı kurtardı. Devamında da temiz bir şekilde uzayarak topa bir kez daha müdahalesi var. Başakşehir'in kazandığı penaltı, kesinlikle penaltı değildi. Pozisyonun penaltı ile uzaktan yakından alakası yok. VAR nasıl devreye girmez anlayamadım! VAR, neden VAR? Başakşehir takımı haksız bir penaltı kazandı. Kaptan Uğurcan Çakır, "boşuna sevinmeyin" dedi! Maçın adamı diyebilirim.
Uğurcan Çakır, Milli Takımımızın as kalecisi olduğunu bir kez daha ispatlamış oldu. Gerisi Montella'da artık...
Özetle, Trabzonspor kenetlenmiş. Fatih hoca taraftarların sevgilisi haline geldi. Trabzonspor taraftarları bu gazla Göztepe maçında stadı doldurur, benden demesi...
Camia olarak pozitif bir hava yakalandığı ortada. Hocanın da takıma ufak da olsa dokunuşları olmuş belli ki. Şehir mutlu, taraftar mutlu, herkes mutlu. Birlik ve beraberlik olunca her şey ne kadar da güzel oluyor. Taraftarların maça olan ilgisinin de skora ve oyuna etkisi fazlasıyla büyük. Deplasman tribününü dolduran taraftarların her birine helal olsun. Maçı izlerken Trabzonspor taraftarlarının sesi rahatlıkla duyuldu. Ev sahibi gibiydik.
Bu havayı bozmamak gerek. Her ne olursa olsun taraftarlar, Trabzonspor'un yanında olmalı ve koşulsuz destek vermelidir.
Yolun açık olsun Fırtına...