Avusturya kampının dört hazırlık maçında gördük ki Trabzonspor’un gol yeme hastalığı devam ediyor.
Bütün maçlarından beraberlikle ayrılan Fırtına’nın savunmadaki sıkıntılarını mercek altına aldım. Bilhassa Parma maçını pür dikkat izleyerek bir taraftar gözüyle hataları gözlemledim.
Başta şunu söyleyeyim Gaston Campi çok ağır bir futbolcu, Trabzonspor’un savunmasının ilacı olmayacak gibi duruyor, yavaş kalıyor ve bu yüzden pozisyon alamıyor.
Rakip topu ayağına alıyor, düzeltiyor, şutunu çekiyor fakat Campi hala ilk adımını atmakla meşgul oluyor. Bu futbolcuyu kim neye istinaden aldı bilemiyorum fakat bildiğim bir şey varsa oda Trabzonspor’a ihanet ettiğidir. Hele ki parasızlığın zirve yaptığı böyle bir zamanda, bir de kurtulmak için Zourge Toure’yi göndermişken daha kötüsünü almak Trabzonspor’un canını yakacaktır.
Ortalarda yeni bir stoper alınacağına dair haberler dolaşıyor, şayet önceki sezonu Rizespor’da kiralık geçiren Awaziem haberleri doğruysa bordo mavililer doğru iş yapmış olur. Santrafor derken stoperi de atlamamak lazım, şayet Campi aranan kan olsaydı yeni bir stoper transferini konuşuyor olmazdık.
Savunmada gözüme çarpan en büyük eksiklik ise bir önceki sezonda da olduğu gibi adam paylaşımının zayıflığı oldu. Rakip birkaç pasla kaleye inebiliyor çünkü oyuncularına yapışıp rahatsız eden yok, pas yapacak adama dahi müdahale eden olmuyor, boştaki adamları da tutan olmayınca rakip ayağa rahat pas yapabiliyor, Trabzonsporlu her bir futbolcu da rakibinin iki metre önünde ya da arkasında kaldığı için kaçırmaları da kolay oluyor. Bu nedenle Ünal Hoca’nın bu soruna derhal çözüm bulması lazım yoksa Trabzonspor bu haliyle çok daha gol yer.
*
Abdülkadir Parmak’ı tebrik ederek hakkında bir iki kelam etmek istiyorum. Üzerine fazlasıyla koymuş, kendinden emin oynuyor ve ayağına hakim. Kısa, uzun, ara pas, uzaktan şut her şeyi yapıyor. Teknik becerisi iyiydi daha iyi oldu, şayet bozmazsa (-ki zannetmiyorum) bu sezonun parlayan yıldızı olabilir.