Mitoloji, tiyatronun doğuşu, felsefe denilince akla gelen uygarlık elbette Antik Yunan’dır. Bir filozof, bazen felsefesinden çok görünüşü ve kıyafetiyle gözümüzün önüne gelir. Peki ya Helen’e ne demeli?

Hikayeyi bilmeyenler için bile onu görünüşünden tanımak kolaydır. Antik Yunan halkları sanata, uygarlığa, bilime ve politikaya yön veren bir toplumdur. Böyle bir toplumda üstün estetik değerlerin modaya kaynak oluşturması şaşırtıcı olmasa gerek. Ama meseleye sadece estetik kaynaklı bakmak, Antik Yunan halklarının kıyafet seçimleri söz konusu olduğunda sığ bir yaklaşım olacaktır.

Beyaz bir kumaş parçasına sarılı, deri sandaletleri ile doğada yürüyüş yapan bir filozoftan fazlası vardır Antik Yunan modasında. Yine de zenginiyle fakiriyle kumaş seçimlerinde ortaklık gözetilse de model farklılıkları kişilerin sınıfları ile ilgili ipuçlarını sunmaktaydı. Amaç günümüz modern insanından çok farklı olarak sadece örtünmekti ama zenginler bu örtüyü çeşitli takılarla farklılaştırırdı. Antik Yunan modası temelde ‘khiton’ adını verdikleri bir kumaştan ibarettir. Amaç, kadın da olsa erkek de soylu da olsa işçi de sadece sadelikti. Günümüz tuniklerini andıran khiton, dikdörtgen biçimli bir kumaşın sağ kol açıkta kalacak şekilde vücuda sarılması ile oluşan bir tasarımdır.

Sosyal Statü Modadan Okunuyor

Bir semboller medeniyetinden bahsediyorken sembolizmin modaya yansımayacağını düşünmek yanlış olur. Bazen yün bazen de keten kumaştan yapılan bir tasarım ilk zamanlarında bir iğne ya da broş ile tutturulurdu. Sonradan bu uygulama kadınların bazı eğilimleri nedeniyle kaldırıldı. Çünkü kadınlar bazen iğnelerini silah olarak kullanıyorlar, yaralamaya kadar varan olaylar yaşatabiliyorlardı. İşte khitonların, duruşu daha sabit olan keten kumaş ile yapılmaları böyle başladı.

Bu standart tasarım çeşitlenirken etek boyları da sosyal statüyü belirleyici işaretler taşıyordu. Genç kadınlar khiton üzerine giydikleri ayrı bir kumaş ile kendini belirlerken, işçi sınıfın etek boyları her zaman aristokratlardan daha kısa olmuştur. Yüksek topuk modası ise Antik Yunan’da da vardı. Moda yaratacaklarını biliyorlar mıydı bilinmez ama onlar yüksek topuklu botları sadece soğuktan korunmak için giyerlerdi.

Günümüze kadar gelmiş bir Antik Yunan modası yansıması da saça takılan taçlardı. Tabii defne yaprağından olmak üzere. Antik Yunan halkları saçlarını genellikle toplamaz, rahat bir kullanımı tercih ederdi. Tören ya da düğün gibi toplu şenliklerde defne yaprağından yapılmış taçlar kullanılırdı. Sadece örtünmek ve sadelik amaçlayan bu toplum, sembolik yaklaşımları ile yüzyıllar sonra bile başka medeniyetlere kaynaklık etmekte ve kendi modasını oluşturmada içgüdüsel olarak sahip olduğu estetik değerlerini yansıtmaktadır.