Bazen kişilere duyduğumuz sevgi hakikatin önüne geçer. Alabildiğine insani bir durumdur ve hiç kimsenin hiç kimseyi bu ‘hal’ nedeniyle tarumar etmeye hakkıolmamalı.
Orhan Miroğlu’nun Taraf’a vedası üzerinden estirilen rüzgarın da bir yönüyle sevgi-hakikat çelişkisine yenik düştüğünü ama her dezenformasyon gibi bu konudada kaybedenin ‘hakikat’ olduğunu söylemek zorundayız
Taraf’taki yazar sayısı malum ve bildiğim kadarıyla bir ikisi hariç içlerinde bu işi profesyonel olarak yapan hiç bir yazar yok.Yani gönülden,yani hesapsız.
Sayın Miroğlu’nun da gönüllü olduğunu biliyorum.
Düşüncelerini çok güzel bir dille ifade eden ve keyifle okutan Miroğlu’nun, “yazım sansüre uğradı” iddiasının; vakti gelmiş bir ayrılığın bahanesi olmaktan başka bir anlamı olamaz. Nitekim kendisinin de benzer bir ifadesi oldu.
Şike sureci boyunca birçok kişiyle davalı/davacı durumuna düştüğüm 100 den fazla makale yazdım ve tek bir satırına dokunulmadı. Belki bazı davaları kaybedeceğimve bedelini de gazete ödeyecek gerçeği önümüzde dururken, Taraf’ı yazarına sansür uygulamakla suçlamanın tek anlamı vardır;
Hakikatı perdelemek!.
Lakinperdelerin açılmak gibi bir huyları var.
Sevgilive muktedir bir ağabeyi korumak ya da bir vedayı kutsayan bahaneler üretmek için; bir başkasına bel altından vurmaya çalışmak karakter erozyonu ya da ifşasından başka ne anlama gelir? Star olsan kar etmez!
Dün Gece Milli Maç Vardı!
Ûlkeyi ve sporu “idare” edenlerin adalet duygusunu paçavraya çevirmelerinin,öngörülemeyen sonuçlar doğurması da kaçınılmazdı İşte onlardan biri de milli heyecanın iğdiş edilmesi oldu.
Herhangi bir Anadolu takımında oynarken milli takimin yakınından geçirilmeyen bir oyuncu, bir oligarşi takımına transfer olduğu dakika milli formayı da giyiyorsa; o takıma milli takim değil dense dense “oligarşi bebeleri” denir.Haliyle o bebelerin ve sahiplerinin “oyunları” zerre ilgi alanımızda olmuyor. Şikeyi ve ahlaksızlığı, güçlülerin imtiyazı olarak gören bir menfaat ailesinin kirli hesaplarına dahlolmayı, insanlığın alçalması olarak görürüm. Irkçı bir faşist kafanın kaptanı olduğu takım beni temsil edemez! Alsınlar kendi aralarındaoynasınlar, sayıları da az değil, namusluların ne az 2 katı fazlalar. Eh iddia oyunu açısından bir anlamı olabilir miydi derseniz, oranı hiç cazip değildi derim. Bu bebeler gruptan çıksın ben de AhmetAltan yazıları yazacağım!
Şenol Güneş!
Ligin enzayıf 3 takımından 4 puan çıkarıp, tarihinin en ballı kurası sonrası kendi bütçesinin onda biri bir takıma elenerek lige dönen Trabzon’un Teknik Direktörü Şenol Güneş, sezon başındaki “kafa karıştıran” basın toplantısının ardından bir türlü “toparlayamadığı” durumu dün bir kez daha onarmaya çalıştı.
Kötü sonuçların sebebi benim dedi, başarısızlığı kabul etti, bazı oyuncuları ben almadım dedi, ve daha bir sürü şey söyledi.
Anladığımız şudur;
Hoca yorgun ve yeni bir filmin senaryosu yazılıyor.
Sözümüzde şu;
Şike-çetesüreci “resmen” sona ermeden ne Ş. Güneş ne de S.Şener hiçbir yere gidemezler!
Bu “pisliği” temizlemeden bırakıp gitmenin öte adı kaçmaktır.
Fikret Orman ne Yapmak İstiyor?
Yıldırım Demirören’in BJK’yı düşürdüğü bataktan çıkarma ve yapılan hataların hesabını sorma vaadiyle geldi.
Bağımsız denetim yaptırıp sonuçlarını açıklayacağım dedi. Aylar oldu denetimler biteli.
Sonra YD’nin,“ ben Fikret’e söylerim hallederiz, siz ötekileri halledin” mealindeki kimi telefon kayıtları düştü medyaya.Nokta.
Sonra..Sonrasına soğan doğrayalım bence. Gerçek BJK’lıların kaçı yiyor bu oyunu bilmem ama, namuslu her akşam evini bulabilecek düzeyde zekaya sahip insanlar her şeyin farkında