Trabzonspor taraftarlarının çok öncelerden gündeme getirdiği ve seslendirdiği, ‘O sene bu sene’ söylemine şampiyonluğun ilan edildiği haftalara girilirken, ‘sonrasında her sene’ cümlesiyle iddianın gelecek sezonlara taşınmasının da sinyalleri verildi.
‘O sene bu sene, sonrasında her sene’ cümlesinin bütününe baktığımızda gerçekten bordo-mavili camiayı fazlasıyla heyecanlandıran ve çok da iddialı hale getiren bir ifade ortaya çıkıyor.
Evet…
Trabzonspor şampiyon oldu.
38 yıl sonra şampiyonluk kupası kaldıracak ve sonrasında coşku ve mutluluk alabildiğince yaşanmaya devam edecek.
Horon ve kolbastı oyunlarını içinde barındırıp Avrupa’ya örnek olan şampiyonluk kutlamalarını Trabzon ve İstanbul’un dışında tüm ülkede ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde kutlayan bordo-mavili camia; coşsun, eğlensin yediden yetmişe bu büyük mutluluğu dışa vursun.
Çünkü onlar için o sene bu sene…
Peki ya her sene?
İşte bu sadece Trabzonspor’un değil, Türk futbolunun istikrarı adına çok önemli.
Her sene olmak için; kadro istikrarı, sistem ve organizasyon çok önemli.
Yeter mi yetmez. Tüm bunları yapmak için ekonomik istikrarda önemli.
Bankaların geri ödemeler için geri sayıma geçtiği dönemlerde kadrolaşmanın sağlıklı yapılması büyük ustalık ister.
Yıllardır Edirne’den öteye geçemeyen, geçenlerin de bunu değerlendiremediğinden, Galatasaray’ın bile UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupa’yı pazarlayamadığından yola çıkarsak, Fikret Orman başkanlığı döneminde Beşiktaş’ın iki kez gruptan çıkmasına rağmen borcunun üçe katlanması yakın tarihimizin en garip borçlanma tablosu.
Demek ki neymiş.
Kulüplerimizin sadece şampiyon olması yetmiyormuş.
Neyse konumuz Trabzonspor olduğuna göre buradan devam edelim.
Transfer olan futbolcusuna bile forma satan Başkan Ahmet Ağaoğlu ile ekonominin sekteye uğramaması için çaba gösterip, ücretlerin gününde ödenerek mutlu bir futbolcu topluluğu oluşmasında büyük emeği olan Asbaşkan Ertuğrul Doğan, ‘O sene bu sene’ söyleminin hayata geçmesinde en önemli isimlerdi.
Peki, sonrasında her sene nasıl olacak?
İşte o her sene için öncelikle güçlü bir ekonomi olmalı.
Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun her ne kadar, “gelecek yılki kadro planlamamamız hazır” dese de bu planlamanın hayata geçmesi için güçlü bir ekonomiye ihtiyacı var.
Merhum Özkan Sümer’in, yıllar önce, ”Trabzonspor kimsenin cebine sığmayacak kadar büyüktür” söyleminden yola çıkarsak bu kulübün öncelikle insanların bireysel ekonomik gücünden kurtulmalı.
Hazırlanacak sembol kupa için 1 milyon TL bandında isimlerini yazdıracaklara saygı göstererek bu paranın bile sadece pansuman görevi yapacağı kabullenmeli.
Şampiyonluk geliri ve Şampiyonlar Ligi’nden gelecek paralarla sadece banka borçlarının bir kısmı eritebilir…
Sürdürebilir ekonomik yapı için iş geliyor yine camiaya dayanıyor.
Çıta sadece 1 milyon TL bandına çıkartılıp orada kalmamalı.
İnanıyorum ki; farklı kampanyalar üretilip, her kesimin katılabileceği bir organizasyon oluşturulursa okul harçlığından biriktirerek Trabzonspor’a katkı verenle, 1 milyon TL vereni aynı duygu sarmalı içinde gururlandırırsınız.
Bir de gurbetçiler var tabi ki.
Trabzonspor’un son beş haftasına baktığımızda bir hayli ilgilerini gördük.
Geçen hafta yazdığım gibi Trabzonsporlular akraba olduğuna göre…
Tabi ki sezonun tamamında Trabzon’da olamayacakları için her gurbetçi Trabzon’daki bir yakını için kombine alarak sevincine ortak olduğu Trabzonspor’a katkı sağlayabilir…
Trabzonspor yönetim kurulu tabi ki güçlü ekonomi için birçok proje üretecektir.
Önemli olan proje üretmekten çok bu projelerin hayata geçmesidir.
Ve daha da önemlisi her Trabzonsporlunun katkı koyabileceği seviyelerde olmasıdır.
Ahmet Ağaoğlu’nun, “ümidimizin bittiği yerde inadımız başlar” sözüyle yazımı bağlarken, bu kampanyalarda bırakın inatlaşma olsun…
Gelin, ‘o sene bu sene ve sonrasında her sene’ demek için Trabzonspor adına inatlaşın.