İstanbul takımlarının yaşadığı ekonomik buhran bu sezon öncesi transfer pencerelerine oldukça etki etti. Bunda şampiyonluk pastasının İstanbul dışına kaptırılmasının etkisi çok büyük. Sonun başlangıcı dersek, abartılı olmaz.

Öyle ki Cristiano Ronaldo bekleyen Türk futbol kamuoyuna şapkadan Batshuai çıktı.

İkinci kez şampiyonluk gelirlerinden mahrum kalmak, kötü yönetilen İstanbul takımlarından bir ya da bir kaçı için "kepenk kapatmak" anlamına gelebilir.

Yeniden uzun süreli bir Trabzonspor dominasyonunu hazmedemiyorlar. Oysa geçen sezondan Trabzonspor'un en az 4-5 yıl şampiyonluğun en büyük adayı olacağı her kesimin malumuydu.

Kendi takımlarını güçlendirerek önlem alamadılar, yarışın içinde olacak, bir kaç kulvarda mücadele edebilecek kadro derinliği ve kalitesini oluşturamadılar. Hal böyle olunca, geçen sezonki gibi "Hakemler Trabzonspor'u kolluyor" yalanına sığınmaya daha ilk haftadan başladılar. Eee , işi sıkı tutmak gerekiyor çünkü geçen yıl Ocak ayında işi gören bir Trabzonspor var. Eşeklerini sağlam kazığa, sağlam kazığı da başka bir kazığa bağlamak istiyorlar.

Nedir efendim bu kazık?

Bu kazık, söyledikleri yalan.  Hakemler Trabzonspor'u kolluyor yalanı.
Peki eşek kim?
Eşek de bu yalana inanan taraftarları.
Biraz ağır oldu belki ama eşek olmaya gönüllü olan milyonlarca insan varken, semer vuran da çok olur. Bir gece yarısı tüm eşekleri havalimanına toplar, elinde megafon ile bağıra çağıra semeri vururlar.  

Ligin daha 4. haftası.
Trabzonspor lehine tek bir hatalı hakem hatası yok.
Ama öyle bir veryansın ettiler ki...
Maçı izleyenlerde karşılığı yok. 

Trabzonspor aleyhine istedikleri penaltılar ve kırmızı kartlar,  adil ve doğru kararlar değil. Ama bilinçaltlatında, "Trabzonspor'u neden doğramıyorsunuz" sorusu var.  "Çünkü 40 yıldır bu pozisyonlara çalarak Trabzonspor'u doğruyordunuz, bu yıl ne oldu da doğramıyorsunuz kardeşim, hayırdır, kim bu Trabzon'un arkasındaki güç? " moduna geçtiler. 

Sosyal medyada gazeteci ve spor yorumcusu geçinen KOÇ sponsorlu satılık karakterlerin Hitler'in o meşhur  "BÜYÜK YALAN" politikasını izlediklerini görüyoruz.  Bir yalan ne kadar büyük olursa, o kadar çok inanan olur. Ne kadar çok kişi tarafından ne kadar çok tekrar edilirse, o kadar çok inanan olur.

Hep bir ağızdan aynı yalanı bağıra bağıra söylüyorlar.  Böyle büyük bir yalana alet olmaktan utananlar da, ima ediyor.

Dün gece sosyal medyayı yangın yerine çevirdiler.
"Buna penaltı çalmayacaksınız da neye çalacaksınız" diyerek organize oldukları pozisyonda bırakın penaltıyı, kırmızılı oyuncunun Trabzonsporlu oyuncuya faul yaptığını göreceksiniz.

Kırmızılı oyuncu evet.
Ümraniyesporlu değil.

Çünkü haftaya kimse Ümraniyespor için penaltı istemeyecek ülkede.

Haftaya da Trabzonspor'un rakibi kimse, onun için penaltı isteyecekler.

Cumhuriyetin son penaltı bükücüleri.

TFF kanalıyla her haftanın sonunda bu tarz pozisyonlar canlı yayında değerlendirilmeli ve bu algı oyunları yıkılmalıdır.

Neyse ki bu algı operasyonları, önceki yıllardaki gibi işe yaramıyor.

Hakemler  ve Federasyon yapılmaya çalışılan algının farkında. 

Sadece emek dolu bir şampiyonluğun itibarına gölge düşürmeye yarıyor. 

Bir yalan balçığıyla, güneşi ne kadar sıvayabilirlerse, o kadar.


Yine de camialarını eşek yerine koyup semer vuranları anlıyorum da, eşek olmaya gönüllü bu milyonlarca sözüm ona taraftarı asla anlayamayacağım.

Eee, eşek olursan; semer vuran çok olur.

Bilmem kaç yıllık çınar devirleri kapanır bu eşeklikle..