Bir haftalık aradan sonra yeniden Trabzonspor’a koşan bedenimle ruhum, garip bir ikilem içine girdiler.
Öyle ki, bedenim giderken, ruhum otur oturduğun yerde, yazık olacak bir yerine der gibiydi!
Sahiden de ruhum haklı çıktı yine ve bedenim şimdi ruhuma mahcup ve ben Trabzonspor’a yönetenlere inanmanın sancılarını çekiyorum içten içe!
Öyle ya, artık zorla sıradanlaştırılmak istenen bir Trabzonspor ve sanki o yolda buna katkı yapmaya yemin etmiş bir topluluğun peşinden koşmanın, bırakın herhangi bir futbolsever olmayı, normal bir insanın bile şirazesini oynatacağı bir ortamda Trabzonspor için ne desek, ne yazsak ki (?) düşünmeden edemiyorum.
Hatırlıyorum da sezon başında Beşiktaş’a dudak bükülen her ortamda, Beşiktaş’ın durum karşılaştırılması hep Trabzonspor’la yapılıyordu.
Ligin iki baş aktörü olarak Galatasaray ve Fenerbahçe, ardından Trabzonspor geliyordu.
Beşiktaş’ın ismi ise Trabzonspor’un çok altında geçiyordu.
Bugün o Beşiktaş ligin şampiyon adayı gösterilen iki favorisinin arasında zirveye göz kırparken, Trabzonspor ise kendisinin çok altında bir yerlerde olacağı düşünülen Beşiktaş’ın çok çok gerisinde kalarak, küme düşme bölgesinin sadece üç adım üzerinde dolaşmaktadır…
İşte bu ahval içindeki Trabzonspor; bugün Kasımpaşa-Spor ile yeni bir seri yakalamak istiyordu.
Olmadı, yine ayağına prangalar çekilmiş futbolcular topluluğu ve yine izlemeye alıştığımız klasik bir kaleci Onur direnişi içinde geçen hüzünlü bir geceden elde kalan ve adı bir türlü konulamayan hüsranlara yol alan bir Trabzonspor enkazı kaldı R.T.E stadının çimlerinde…
Tıpkı benim bedeni halim gibiydi Trabzonspor bu akşam.
Bedeni koşsa ruhu duruyor, ruhu gitse bedeni onu geri çekiyor gibiydi.
Çöküşün artık son raddesine çökmüş, karanlık dehlizler içinde kaybolurken, az ötede Haliç’in bile içi acıyordu, Karadeniz’in bu asi çocuğuna.
Maalesef Trabzonspor ortaya koyduğu saha içi performansıyla sevenlerine inandırırlılığını kaybetmiş bir duruma gelmiştir.
Hep denir ya camia içi bütünlüğü sağlanmadan başarı ancak zayıf bir hayalden öteye geçmez; işte taraftarının inancı sekteye uğramış Trabzonsporlu futbolcularında bu saatten sonra bu bütünlüğün içindeki en zayıf halka olması bir sürpriz olarak algılanmamalıdır.
Şimdi herkes haftaya Beşiktaş maçını bir teselli, bir kurtuluş, bir nefes alma operasyonu olarak düşünecek ve bir sürü iddialı mesajla verilecektir.
Bir hafta daha böyle geçecek, ağlayan bir çocuğun babasından şeker beklemesi zamanları geçeli çok oldu oysa!
‘’ Çünkü Trabzonspor, acıklı bir romanın sayfalarında gözyaşıyla ıslanan o masum mısralar kadar saf ve temiz olan bir sevgilidir, kar beyazı düştür Trabzonspor; ona gönül verenlerince ‘’…
İşte bu nedenle, onu azap yoluna saptıranlar bir gün en büyük gazapla yüzleşeceklerdir!