Dışarıdan birisine maçın özellikle ilk çeyrek dilimine dair şöyle bir soru sorsalar: bu takımlardan sizce hangisi geçen sezonu şampiyon olarak bitirdi(?)

Soruya muhatap olan şahıs hiç kuşku yok ki, o an itibariyle “ Gaziantepspor “ tarafını işaret ederdi..

Öyle ki, hocalar özelinde de durum aynı paralellikteydi..

Sanırsınız ki, Abdullah Avcı rakip takımın hocası, Erol Bulut’ta Trabzonspor’un hocası(!)..

Tabii buna biz elbet inanmayız, inansa inansa “ Kadir İNANIR “ !..

Trabzonspor bu ligin son şampiyonu, Abdullah Avcı’da bu takımın şampiyon apoletli teknik direktörüdür..

Teşbihte hata olmaz misali, bazen mizahla anlatırsınız ifade etmeye çalıştığınız, size göre çok elzem şeyleri kendinizce ya!..

Buda öyle bir durum işte..

Tabi ki söz konusu Trabzonspor olunca her söz her fikir değerlidir..

İnşaAllah bizlerinde düşünceleri ve tespitleri her ne kadar  bizi bağlamış olsada, umarım ki bir yerlere dokunur.

Hazır dokunurluktan bahsetmişken, bundan önceki son yazımızdaki “  Abdullah Avcı, Egemen Korkmaz’ ı “ arıyor tezimiz” ( biz yazdıktan sonra )  Avrupa sınavı öncesi hocaya soruldu  birileri tarafından..

Ve hoca, Egemen hoca ile gönül bağlarının sürdüğünü belirtti..

Hatta kapıyı aralık bıraktı..

Ve bu konuda bir kere daha şahsım olarak diyorum ki, lig dahada çetin mücadelelere sahne olmadan Egemen Korkmaz tekrar Trabzonspor’a dönsün..

Biliyorum, hissediyorum: Abdullah hocanında ona ihtiyacı var..

Hemde eskisinden daha fazla..

Sayın yöneticilerimizden, hele ki ekip ruhunun gücüne inanan sevgili başkandan bunu özellikle rica ediyrum..

Tekrar saha içine dönecek olursak;

Ligdeki tarihi itibariyle en şok maç başlangıçlarından birine  şahit olan Trabzonspor taraftarı başta olmak üzere, sanırım maçı izleyen tüm paydaşlarda bu şoku ekranları başında uzun bir süre atlamadı.

Öyle ki, hafta içi Avrupa sınavını başarılı bir şekilde geçen ve ligdeki dalgalı futbolununada son vereceğine dair umutvari doneler sunan  Trabzonspor’un, daha maçın başında iki farklı skor dezavantajına düşmesi ister istemez kafaları yeniden derin acabalara zerk etti..   

Yani..

Son şampiyon kâbus gibi bir maç girişi yaşarken, rakip Gaziantepspor ise kendi adına son yılların en muhteşem maç girizgahlarından birini yaşadı, üstelik bunu ligimizin en zorlu deplasmanında vede “ son şampiyonu “ karşısında yaptı..

Büyük Takım Olma Refleksi

Sonra;

Sonrası son yılların en muhteşem finaline sahne oldu..

Abdullah hocanın dediği gibi; taraftar asıl şimdi sinir boşalması yaşadı..

Yaşasın adranel!..

Sahadaki oyun aklı Hamsik ve hırsıyla daha maçın başındaki iki farklı skora isyan eden Bakasetas ile son haftaların eleştirilen, fakat bu eleştirilere kulak tıkayıp ön bölgenin her yerinde değişken bir rolü elinden – ayağından geldiğince  iyi yapmaya çalışarak, oyununu oynamaya çalışan Trezegeut’ un inadıyla; oyun en nihayetinde Trabzonspor’a döndü, o hiç bitmeyen “ 90 dakika ve artıları “ sonrası..

Ve tabi ki, bu şok iki gol sonrası Trabzonspor aslına rücû etmeye, Abdullah hocamda şampiyon bir takımın hocası olduğunu hatırlamaya başlayınca, Trabzonspor büyük bir oyun refleksi ortaya koyup, inatçı ve sabırlı oyun karakteriyle geleceğe dair sevenlerini yeniden umutlandırmasını bildi..

Bir kere Hamsik ile Trabzonspor oyun farkındalığını hissettiriyor.

Eğer ki, yeni transferler bırakın idmanlardaki pratik çalışmaları, Hamsik ’in geçmiş oyun kasetlerini izleseler, ben inanıyorum ki, Trabzonspor özellikle iç saha maçlarında asla korkulu rüyalar görmez.

Mesele Hamsik ile oynamak değil, mesele onun futbol diline ortak olabilmektir..

Çünkü, O’nu anlamak maçın “ %60’nı “ almak gibi bir şey..

İnşaAllah Milli ara olsun - Dünya Kupası organizasyonundaki o uzun ara olsun, Abdullah hoca gerekli oyun şablonunu oyuncularına aşılayacaktır.

Dün mesela, Hamsik’li oyunda futbol adına bir çok olumlu enstantaneler gördük..

Lafı uzatmaya gerek yok!..

Sonrasında hocanın oyuna müdahaleleri ile son ana kadar umutlar tazeliğini korudu..

Ömür, Gomez ve Gbamin hamleleri ile rakibin geri bölgesini abluka altına alan, ve bu oyuncularında  oraları karıştırmasıyla, uzun soluklu – heyecan dozu yüksek bir diziye yakışan final sahnesine imza atar gibi Marc Bartra tüm camiaya derin bir nefes aldırmış oldu..

Maça dair, rakip kalecinin kurtardığı pozisyonları da es geçmemek gerek..

Şimdi..

Eleştiriyoruz, şunu bunu deyip duruyoruz..

Aslolan bu takımın onca sakatlık ve halef – selef oyuncularla hemen kolay değil bu yeni oluşumu hayata geçirmek..

Hadisenin bu boyutunu ajandamıza not ettik(!)

Şimdi..

Bizce;

Lige verilen arada hoca ve ekibi oyuncuların beklentilerini dinleyip, hoca ve ekibi de,  teknik kadro olarak oyuncularından ne istediklerini belirtip, Trabzonspor’u zorlu lig yarışında en iddialı bir rotaya sokmanın geniş çaplı planlamasını yapmalıdır..

Son tahlilde;  ortaokul zamanlarımızda, edebiyat derslerinde  çokça ödev olarak hazırladığımız “ kompozisyon “ dersine benzer bir şekilde yazımı sonlandırıyorum:

“ Giriş – gelişme – sonuç “..

Trabzonspor,

Giriş: Kötü başladı-

Gelişme: Erken uyandı

Sonuç : Muhteşem bitirdi..

“ düşkünlüğüm futbola değil, Trabzonspor’a..”

Hasan Akbaş

Haberts.com