Öncelikle; yeni futbol sezonunun başta ülke sporuna ve tüm paydaşlarına hayırlı olmasını diler, Trabzonspor özelinde ise, sakatlıkların hiç olmayacağı bir sezonu yaşamalarını kalben temenni ederim..

Muradım odur ki, bütün takımlarımızın, spor ahlâkı içinde hakça mücadele etmeleridir.

Bu minvalde, yönetenlerinde en adilâne biçimde takımlarınızın emeklerini ve çabalarını ayrım gözetmeden, hamilik görevlerini doğru ve adil bir şekilde uygulamalarını ayrıca yürekten temenni ediyorum..

İşte yine yeniden, eskilerin tabiriyle;  meşin bir yuvarlağın peşinde dönmeye başladı dünya..

Ve perde Trabzon – Akyazı’da açıldı..

Yeni ismiyle; Papara Park yine güzel ve anlamlı bir ilke imza atarak; meşin yuvarlağın yeşil zeminle buluştuğu 11 Ağustos akşamı, ülkenin gerek ekonomik gerek sosyal ne sorunu varsa bir kenara itti dersek hiçte abartmış olmam diye düşünüyorum!

Öyle ya..

O heyecanla beklenen an geldi ve hakemin ilk düdüğüyle beraber, futbolun temaşası sardı tüm ülkeyi..

Kuzeyden Güneye, Doğudan Batıya.

Kendimi bildim bileli ilk maçlar bana oyun anlamında pek bir done vermez..

Hep denir ya, oyunun olgunlaşmasını, takımlarım oturmasını beklemek gerek..

Ne demekse?

Bu takımlar onca masraf edip, onca kamplarda ne yapıyorlar, diye sormak gerekmez mi?

Neyse..

Futbola kavuştuk, renklerin o büyülü dünyasında detaylara takılmayalım..

Hülasa, havanın mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği ülkemizde, futbolun birazda başka şartların etkisinde kaldığını bir kenara bırakacak olursak; dün akşam Trabzonspor futboluyla değil, inadıyla haklı bir galibiyet aldı diye düşünüyorum..

Çünkü, oyun anlamında pek bir farklılık göremedim işin açıkçası..

Nasıl olsun ki?

Yeni bir lig başlıyor ve siz( yanılmıyorsam ) iki yeni transfer ile maça çıkıyorsunuz(?)..

Gitmesi muhtemel, ha gitti ha gidecek denilen futbolcularla, kadro kurulunca haliyle oyun anlamında, elle tutulur bir farkındalık görülmemesi de normal sayılmalı..

Onu diyorum ya, Edin çıkıp yerine Enis girince, gerçekten Nenad hocanın haline üzüldüm..

Rakip teknik kadronun, oyuncu değişikliklerinden, Trabzonspor’a göre daha fazla fayda aldığını görünce bu üzüntüm daha da katlandı..

Dün geceki oyun şeklinden bağımsız, oyun hırsından ve yenilgiyi kabul etmeme mantalitesinden memnun olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.

Hem oyun kontrolü yer yer Trabzonspor lehineyken, hemde son çeyrekte Antalyaspor’un, kurduğu olağan üstü baskıya karşı koyması, geçen yıla oranla skoru tutma eforu beni mutlu eden görüntüydü..

Tabi ki, Trabzonspor kalibresindeki bir takımın, üstelik kendi evinde böyle bir baskı yemesi kabul edilir bir hadise değil..

Bunun etüt çalışmasını teknik kadro elbet yapacaktır(?).

Elbette ilk maçlar toleransa gebedir.

Çok şey görünür, lakin sineye çekilir..

Fakat, ilerleyen ertesi haftalar ve rakiplerin performansları sizin artı yada eksilerinizin ve hatta defolarınızın daha net görünürlüğünü sağlar ki, işte orası büyük fotoğraftır.

Orda her şey aşikardır..

Evet,

İlk galibiyetler her daim önemlidir..

Trabzonspor, oyun anlamında  olmasa da matematik anlamında güzel bir galibiyeti, gidecek denilen ve yokluk içinde kıymete binen ( aslında benim hep beğendiğim) Stefano Denwil’in harika kafa şutunda aldı..

Bu galibiyeti ben şu olaya benzettim biraz da..

Özellikle Anadolu başta olmak üzere, benim doğduğum yörede de çok söylenir: Ekmek olsun, pişi olsun, pişip de fırından çıkıp, yada tavadan indiğinde papara gibi oldu denilir..

Dilimize adeta pelesenk olmuştur, bu “ papara “ kelimesi..

Bu Papara başka Papara..

Papara Park Stadyumuyla ‘ da tüm futbol dünyasının diline pelesenk olacak!..

Yani, içi boş, yüzeyi kabarık..

Bana dün gece Trabzonspor’un oyunu da tıpkı, piştiğinde papara gibi kabaran o çocukluğumun baş tacı tatları hatırlatan papara pişileri hatırlattı..

İçi boş, yüzeyi oldukça kızarık ve kabarık..

Umarım ki, başkan ve şürekâsı, Stat ismindeki başarılı hamlesindeki icraatlarını futbolun sunum anlamında da geliştirirse, neden olmasın(?) 

Öyle ki, hem ortaya koyduğu futbolun altı dolu, üzeri de papara gibi kabarık olsun..

Taraftarına  huzur rakiplerine endişe versin..

Hazır tüm rakipleriniz yine Avrupa sahnesindeyken..

Neden olmasın ( ki ) ?

Siz anladınız (!)

Hasan Akbaş

Haberts.com