Şike skandalı sonrası ve öncesi futbolumuzun ilke ve fırsatçılık başlığının iki ana figürü olan Şenol Güneş ve Aykut Kocaman, en değerli iki oyuncuları üzerinden yürüttükleri karakter savaşını kazanarak kendi kişisel tarihlerine birer altın sayfa, tek beklentisi galibiyet ve mutluluk olan saf taraftar hanesine de yine hüzün ve acı sayfaları eklediler. Her iki ismin de ortak özelliği bu işleri para karşılığı yapmaları, paranın ve renklerin gerçek sahiplerini de kendi kişisel egolarının kurbanı yapmalarıdır.
Ne Alex ne de Colman, ortada fol yok yumurta yokken taraftarın önüne atılacak, bir kalemde silinecek isimler değildi, lakin her ikisi de ego kurbanı olmuş ve faturaları da taraftarlar ödemiştir. Elbette ki kimi küçük sorunlar olmuştur olacaktır, ama bunları çözmek de liderlerin işidir. Uzak doğunun iç ve medya ferahlatan açıklamaları ya da Makyavele rahmet okutan çakallıklar yerine bu iki oyuncu kazanılsaydı, iki Türk takımı daha istediği yerde olacaktı. Yemeyin milleti…
PFDK’NIN ACINASI KARARI!
Şike sürecini ve şike dosyalarını “güya” inceleyen Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun devlet sırrı gibi saklanan gerekçeli kararının bir kısmı Taraf’ta yayınlandı. Rıdvan Dilmen’in de büyük çabalarıyla oluşturulan Halit F.Gültekin, Sinan Gürsoy, Serdar Ölmez, Memduh Oğuz, Y.R.Alp, Alper Tolga ve Kadir ER’den oluşan kurul, 6222 sayılı yasadaki açık hükme rağmen Sivas-FB maçında şike tespit edilemeyeceğine karar vermiş! Hani 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin şike cezaları yağdırdığı maçtan söz ediyoruz. Merak ediyoruz, bu rapora imza koyan üyelerin yüzleri, mahkeme kararından sonra değişikliğe uğramış mıdır? Ya da bu mahkeme kararının yanlış, kendi kararlarının ise doğru olduğunu gösteren ya da iddia eden herhangi bir başvuru ya da belgeye imza koymuşlar mıdır?
Eğer Trabzonspor hukuk birimi bu PFDK ve TFF hakkında görevi kötüye kullanma ve yasayı uygulamamaktan dolayı suç duyurusunda bulunmaz ve dava açmaz ise, bu hukuk garabetinin ortağı olacaktır.
BURAK YILMAZ MI DEDİNİZ? GÜNAYDIIINN!
BY konusunda 4 yıldır olduğum yerdeyim; emek hırsızlığı yapan her kim olursa futbolumuzdan uzaklaştırılmalı ve emeğe saygı hakim kılınmalıdır. Elimden gelen tek şey BY’nin bordo-mavi renkleri kirletmemesi için çaba göstermekti, başaramadım; BY TS forması giydi. Sonrasında yapabileceğim tek şeyi yaptım ve BY Bordo-mavi formayı giydiği müddetçe Trabzon takımının canlı olarak izlememeye ve gözlerimi bu kirlenmeye tanık etmemeye karar verdim, bir yemin ettim ve 3 yıl boyunca , daha doğrusu BY TS’yi terk edene kadar TS takımının hiçbir maçını izlemedim.
Adı süper kendi kirli ligimizin ilk derbisine de BY damga vurdu. . Akredite olmuş yüzlerce yabancı basın mensubunun arasından kafamı çıkarıp görebildiğim kadarıyla, BY yine BY’ liğini yapmış ve oligarşinin üç gülünü bir kez daha ahlak aynasında buluşturmuş, nerde o eski aynalar!
Yalnız BY üzerinden ahlak ve namus esnaflığı yapanlara da hooop deriz!
Şike ve hırsızlıktan hüküm yediği halde yüzü kızarmayan karakter fukaralarının , emek hırsızlarının , şikeyi hak gören kibir budalaları ve onların satılık kalemlerinin BY üzerinden yaptıkları Makyavel anmalarının, namuslu insanlar gözünde tavuk .oku kadar değeri yoktur.
DİGİTÜRK VE AHLAK
Türk futbolunu çıkmaz bir sokağa sokan şikecilerden en büyük ekonomik darbeyi Digitürk yedi.
3 Temmuz şoku sonrası temiz futbol ya da paradan yana bir tavır konacaktı, Digitürk parayı seçti, yani güçlü olana yaranmayı, yani ahlakın erozyonuna karşı maddi kaygıları önceledi.
Biraz aklı ve kafi miktar ahlakı olan herkes gibi bende 12 yıllık digitürk üyeliğimi iptal ettim. Ve ondan sonra en az 8-9 kez daha “ama efendim şöyle, fakat efendim böyle” gibi zeka sorunu mu var dedirten “lütfen devam edin” yakarışlarına ve tacizlerine maruz kaldım.
Bir de yayın yoluyla ilan ediyorum; Evde Digitürkü açık görünce burnuma dayanılması güç kokular geldiğini hissediyorum. Lütfen düşün yakamdan!