Komünizmin literatür tarifine baktığımız zaman; herkesin eşit şartlarda yaşadığı, herkesin devletine hizmet ettiği, fakir insanın bulunmadığı, hak ve adaletin herkese eşit olduğu, haksız ve suçlunun en ağır cezaları aldığı, yaşam koşullarının rahat olduğu bir ideolojidir. Ama dünyadaki uygulanış şekline baktığımız vakit hayat bulduğu hiçbir ülkede ve hiçbir toplulukta literatür karşılığını bulamamıştır. Ki bundan ötürü hayat bulduğu toraklarda yok olmuş. Dünyada birkaç fanatik temsilcisinden başka kullanılan bir yönetim şekli değildir. Düz mantıktan yola çıkarsak doğru bir yönetim şekli olsaydı yada yazıldığı gibi uygulansaydı eminim komünizmin sonu bu olmazdı.
Şimdi gelelim komünizmin ve Türk futbolunun enteresan ilişkisine. Türk futbolu da aynen komünizmin uygulandığı gibi yönetiliyor son yıllarda. Federasyona bakıyoruz, güçlünün yanında. Kimin parası ve gücü varsa o kollanıyor. Kimin borusu daha çok ses çıkartıyorsa onun borusunun ötmesine izin veriliyor. Haklının değil de, güçlünün yanında. Hakkı olan bir kupayı hak eden kulübe vermeye bile cesaret edemeyen bir federasyon. Yazılan kuralları komünizm gibi, uygulama kuralları da komünizm gibi.
A milli takıma bakacak olursak. Prıl prıl gençlerden oluşan bir kadro çıkıyor karşımıza. Ama burada da aşamamışız bu zihniyeti. Neymiş efendim bir takımın önemli maçları varmış, onun için futbolcuları ilk 11 de oynatılmayacakmış. Almayacaktın o zaman sayın avcı. Alıpta oynatmayarak birilerin kuklası olduğunu başlamadan gösterdin. Oraya yönetmek için mi oturdun, yoksa yönetilmek için mi. Anlayış ve mide olayı. Yönetilmeyi içine sindirebiliyorsan diyecek bişeyim yok. Yoksa en tepeden ÇAR’DAN icazet mi aldın. Sen benim dediklerimi yap. Senide vekil yaparız zamanı gelince. Bu kafa ve bu mantalite ile Türk futbolu bir yere varamaz. Tıpkı komünizmin varamadığı gibi.
Her zamanki gibi yine başkaldırışlar oluyor. Ama nereye kadar. Hep baskıcı zihniyet, hep aynı senaryolar. Tarihe baktığımız zaman Rusya ve Çin olimpiyatlarda bir çok madalya kazanıyorlar. Sebebi çok açık. Daha çocuk yaşta bireyleri eğitmeye ve bir branşta uzman olmalarını sağılıyorlar. Anlayacağımız alt yapıya ciddi anlamda önem veriyorlar. Ha birde şunu unutmamak gerek kültür farkı çok önemli. Bizde muhteşem yetenekleri olan bir genç bir noktaya geldiğinde artık çalışmayı bırakıyor. Ama onlarda performansının zirvesinde dahi olsa çalışmaya ve antrenman yapmaya devam ediyor.
Toparlayacak olursak, Türk futbolu uygulama aşamasında komünizm gibi idare ediliyor. Dileğimiz bir an evvel bu zihniyetten vaz geçip. Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerinin önünü açarak. Olimpiyatlarda madalya sayısını artırıp, bireysel spor dallarında başarılar elde etmek. Ve en önemlisi futbol takımlarımız ve milli futbol takımımız dünya ve Avrupa’da başarılar elde etmesini sağlamaktır. Ama bu şu anki yönetiliş şekliyle mümkün değildir.
Ay yıldızlı bayraklarda ve bordo mavi bayraklarla sokakları en kısa zamanda doldurmak dileğiyle.
BORDO-MAVİ KALIN…