Yağmurlu bir Varşova gecesinde sanki yağmurların dili de  bir gibiydi; sevgili Kazım Koyuncu’nun doğduğu güne düşerken damla damla, o çok sevdiği Trabzonspor’una yağmurlarla düşerken ruhu…
Bir kere daha güzel ruhuna rahmetler olsun, ışıklar içinde yat sevgili Koyuncu…

İster kadar deyin, ister şans deyin, ister sağlamcı futbol anlayışı deyin!
Eğer o iki zorunlu değişiklik olmasaydı eğer, Gustavo  Colman belki de ikinci devre başlarında oyundan alınacaktı, maç eksiğine dair kondisyonunu da dayalı olarak.

Maç öncesi en büyük umudum Colman’ın oyun içindeki göbekten ileriye doğru topu nasıl geçireceğine dair beklentilerimdi.
İlk yarı rakibin haklı olarak baskılı oyunu Trabzonspor’a koordine olabilme şansı tanımıyordu.
Trabzonspor’un rakibi kovalarken pres yapma becerisinin yeterli olmaması L.Varşova ekibine cesaret veriyordu.
Fakat her ne olursa olsun Trabzonspor’un çok iyi becerdiği bir olay vardı ki, o da taktik disiplinden asla kopmamasıydı!

Defansta Bamba bu akşam gecenin en değerli oyun performanslarından birini gerçekleştirdi, ta ki sakatlanıp çıkana kadar!

Onur’un talihsiz sakatlığı sonrası Zeki’nin muhteşem performansı yeniden kaleci sıkıntısı çekenlerin gözlerini Trabzonspor’a çevireceğini düşünüyorum(!)…

İşte Bamba ve Onur’un sakatlıkları nedeniyle zorunlu oyuncu değişikliğine giden Mustafa hocanın belki de imdadına bu şer gibi hadise hayır olup yetişiyordu…

Kim nasıl oynadı, kim az oynadının dışında, bu akşam ki maçın asıl hikayesi; 
Colman’ın iki muhteşem top taşımasıyla Maoluda ve Olcan’ın golleriyle Trabzonspor harika bir üç puan almış oldu, gruptan çıkmak kadar, bu gruptan Lazio gibi bir deve rağmen lider olarak çıkma şansını da yakalamış olduğudur…

Unutmadan…
Bu muhteşem hakeme teşekkürü bir borç sayarım, kendi adıma, bir futbolsever olarak.
Hiçbir oyuncuya ve futbolun aksiyonlarına Fransız kalmadığı için….