Tüm dünyada futbol, takımlarla sahada oynanan ayak oyunu olarak tanımlanır. Bu tanımlama ne kadar da doğru ve yalın bir tanımlama gibi geliyor hepimize.. Futbol gerçekten ayakla oynanan bir ayak oyunu mudur sadece? Futbola heyecan ve tat katan en önemli unsur, futbolun ayakla oynanmasından ziyade yürekle oynanmasıdır. Yetenek, azim, kararlılık ve yürekle birleşince futbol yalnızca ayak oyunu olmaktan çıkıyor adeta bir yürek oyununa dönüşüyor..
Profesyonellik anlayışı, tüfek icat oldu mertlik bozuldu misali futbolu disipline etse ve organizasyonlarını düzenli hale getirse de futbola güzellik katan esas unsur duygulara hitap edebilmesidir. Oysa profesyonellikte duygulara yer yoktur. Peki duygusuz futbol oynanabilir mi? Oynanır tabii ki.. Ama duyguları dışlayan bir anlayış futbolu acımasız bir hale getiriyor, değer unsurunu ortadan kaldırıyor.. Yüreğinizle yaptığınız her iş size geri dönecektir, diyor düşünürler.. Futbolda da bu böyle.. Trabzonsporun efsane olduğu dönemde ayaklardan ziyade yürekle oynadığı ve o bitmez efsaneyi yarattığı tartışmasız bir gerçekliktir. Geçen hafta 1461 Trabzon takımımızı Galatasaray karşısında oynarken birçoğunuz gibi benim de hissettiğim heyecan ve keyif, takımımızın pırlanta gibi futbolcularının yüreğiyle oynayışına yüreğimin katılımıydı.. Taraftarlık da bir duygu seli ve duygu ortaklığı değil midir aslında.. Yüreğiyle oynayanlara yüreğiyle eşlik etmek.. Ne zaman ki takım yüreğiyle futbol oynuyor o zaman fark ediyorsunuz seyircinin nasıl birden bire taraftara dönüştüğünü.. Yürek oyununa dönüşen ayak oyununun toplumun tamamını çekip çeviren, motive eden, birlik ve beraberlik duygusunu artırıp, moral değerleri artıran bir etki yaydığını..
Trabzon’un futbol literatürüne kazandırdığı bir oyun çeşididir aslında yürekli futbol oynamak.. “Dik oyna”, “yürekli oyna”.. Bu tanımlamalar bizim kullandığımız, bizimle değer ifade eden tanımlamalardır. Ne zaman ki Trabzon yüreğiyle ayağını birlikte kullandı işte o zaman yanında bütünleşen bir şehir, tüm dünyaya meydan okuyan bir güç buldu.. Tarih yazan dönemin efsane kadrosu; bileği kadar yüreğini de ortaya koydu daima.. 1461 Trabzon, bizi o eski günlere götürdü bir an için, yüreğimizi yeniden keşfetmemize neden oldu..
Yüreğiyle sahada ayak oyunu oynayamayan yüreksizler, kazanmak için masada ayak oyunu oynamaya yeltenirler.. Futbolun hissettirdiği, sahip kıldığı tüm değerleri yerle bir edercesine.. Ama bilmeliler ki yürek daima kazanır.. Adalet geç te olsa yerini bulur.. Mutlaka bulur..