Bu akşam ki maçın ana hikayesi ' bana göre ' ; halef ve selef arasındaki futbol düşüncesinin uygulamada bize yansımasıydı
Bazen istedikleriniz, bazen de beklediklerinize göre hareket etmek zorunda kalırsınız!
Lakin en güzeli ise her ne durumda olursanız olunuz, hissettiklerinizin sonucudur sizi mutlu ve huzurlu kılan...
İşte bu akşamın başta ben olmak üzere, Trabzonspor cephesi için gönül arşivine alınacak en kalıcı fotoğrafı bu olacaktır hiç kuşku yok ki...
Halef ve Selef-in futbol renklerinin nasıl da siyah ve beyaz kadar birbirinden farklı olduğu bir akşamı da yaşadık aslında...
Ve bu iki farkın tek ortak noktasının sadece ' renk ' olduğundan hareketle, işte halef ve selefin de tek ortak noktasının sadece ' futbol ' olduğunu, ama birinin karanlıkta ışığı görmek istememesini, diğerinin ise ışıkta karanlığa baş kaldırısının izdüşümlerine şahit olduk, içimizi üşüten bu Marmara akşamında...
Zirveyi yeniden dizayn eden, bir bakıma zirveye ayar çeken Trabzonspor'un, bugüne kadar aldığı beraberliklerininde iki seri galibiyetle tabloyu nasıl değiştirdiği de bir tarafa not alınmalı.
Demek ki yenemezsen yenilmediklerininde faydası olabiliyor muş!
Futbol enterasan bir oyun gerçektende...
Gerek saha gerek saha dışı etkenleriyle...
Ersun Yanal'ın elinde sihirli değnek olmadığı gerçeğinden hareketle, Vahid Halilhodziç'in elinde de sopa olmadığını biliyorduk.
Biri bakışlarındaki sıcaklığı, diğeri yüreğindeki ayazı yansıtan iki farklı kişiliğin futbol mantalitesinden bu akşamın Trabzonspor'unun, bilmem kaç zamandır Türkiye Derbisi kazanamayan Trabzonspor'unu fersahlarca derinlere gömdüğünü gördük...
Olması gerekenin ve alınması gereken altın değerindeki ' üç puanın ' gelişinden ziyade, Trabzonzonspor an itibariyle futbolun borsasınındaki tüm dengeleri yeniden düzenlemiştir...
Başından beri felsefik bir şeyler anlatmaya çalışıyorum, fakat Ersun Yanal gibi akademik geçmişe sahip realist futbol adamlarının penceresinden ben oyunu böyle okumaya çalışıyorum.
Hafta içi takımın yarısı Milli Takımlarından yorgun döndü ve daha ilk sınavında belki bir idman bile yapamadan çıkıp, futbolun içindeki gerçekleri bu akşamki galibiyeti sadece taktik ve oyunun sistemsel o süslü söylemleriyle anlatmak sanırım kendimizi inkar etmek olurdu...
Daha dün bu takımdan Medjani'nin kesilmesinden dem vuran kalemlerin düştüğü tuzağa düşmemek için, Ersun Yanal'ın futbol stratejesinden ziyade, onun futbol düşünü anlamak gerektiğine inanıyorum.
Trabzonspor'un elinde Mehmet Ekici gibi gizli bir lider, Bosingwa gibi işinin erbabı ve tabiri caizse futbolda ikinci baharını yaşayan iki farklı ve özel futbolcu var.
Lafı gelmişken ' Bosingwa diyorum, eğer İstanbul ekiplerinden birinde forma ıslatsaydı, medyanın en çok yazdığı yabancı olurdu! Neyse ki Trabzonspor'da o mutlu ve başarısının nedenlerini irdeleyebiliyor...
Galatasaray'ın kötü oynayarak ligin kafasında olduğu bir düzende, futbol adına güzel işler yapan Trabzonspor'un sadece bir maç kazandığını kabul etmeliyiz...
Kaleci zaafının yer yer hissedilimesine rağmen, Fatih'in günden güne kalesinde güven vermeye başladığını görmekte takıma birinci bölgesi başta olmak üzere tümden katkı sağlayacağiını düşünoyorum.
Torku Konyaspor galibiyeti sonrası bunun bir dirilişe delalet olduğunu, bu akşam Galatasaray'dan alınan üç puanın işte tam-da bu dirilişi diri tuttuğunu görmenin huzuru içinde olmakla beraber, futbolda asla ve asla dün-bugün yoktur, yarın ve yarından sonrası olduğu gerçeğinin Ersun Yanal ile asla yanılgıya düşmeyeceğine inanmaktayım...
Bu akşam Trabzonspor sadece üç puan almakla kalmayıp, tarflı tarafsız bütün Türkiye'nin gözlerindeki pası sildi...
Devamı gelmesi bu akşamı unutmakla mümkün olur diyoruz,