Futbolun güldüren yüzüne ne kadarda hasret kaldığımızın en güzel göstergesi oldu ‘’ EURO 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası ‘’ maçları.
Ve içimizi bir o kadarda acıtanda bu şampiyona oldu ne yazık ki!
İşte sabırsız ve sistemsiz oluşumuzun, bizi kendi kaderimizle nasılda baş başa bıraktığının telafisi olmayan sunumunu izliyoruz, izleyeceğiz bunaltıcı Haziran sıcaklarında böylelikle.
Abdullah Avcı yönetiminde yeni bir ruh ve çehre kazanan Milli Takımımızın, şu ana kadar oynanan müsabakalarda olmayışı, bizlerin üzüntüsünü kat be kat arttırmakta: Şampiyona başladı başlayalı, benim gibi bir çok futbolseveri, futbol anlamında doyuran bir ekip görülmedi dersek hiçte abartmış olmam diye düşünüyorum.
Bir tek Portekiz, Ronaldo’nun şefliğinde Almanya’ya kafa tuttu futbol anlamında, fakat her zaman olduğu gibi yine tecrübe kazandı, yazık olurken Portekiz’e!
Şunu demeye getiriyorum lafı başından beri sevgili dostlar; Guus Hiddink’le geçen o boşa zamanın acı hezeyanlarını yaşamak, bu ülke futbolunun kaderi olmamalıydı!
O günün federasyonu olmayacak duaya amin derken, biz yinede el açıp, edilen dualara eşlik etmiştik, tebdili hoca değişikliğinde ferahlık vardır diyerekten.
Benim her zaman inandığım bir teori vardır. O da, ‘’ Günsel başarılarla, kalıcı başarıların yakalanmayacağını ne zaman idrak edersek, işte o gün biz kendi ekolümüzle dünyada kabul görmüş bir futbol olacağızdır ‘’. Bu teori aslında sırf futbolun işleyişinde değil, hayatın her alanında bizlere lazım gelen en elzem başarıya giden yoldaki ana rehberdir benim zannımca.
Büyüklerimiz işte bunu anlayıp, üstüne birde sabırla uygulama yoluna giderlerse, işte Türkiye dünyanın ilk beş futbol ülkesi oldur diye kesin kere kesin buradan ilan ediyorum.
Eğer yok, biz her şeyin iyisini biliyor ve uyguluyoruz derlerse, işte o zaman ‘’ Hiddink’le didiklenilen ve boşa harcanan zamanları yeniden yaşar ve yaşatırlar bizlere’’, ki artık bir daha asla ayağa kalkamayız, yıkım büyük olur.
Ülkemizde yaşanan futbol trajedisinden sonra, bu şampiyonada olup; futbolun Türkiye için güzel düşlerden hayallere uzanmak için çok şeyler ifade ettiğini bütün dünyaya sunabilirdik, fakat yokuz işte!
Yeni bir ruh ve enerji katmanlarıyla, 2014 Dünya Şampiyonasına entegre olmaya çalışan Abdullah Avcı ve ekibine her ne olursa olsun güvenelim, gerek saha içinde gerek saha dışında.
Hepimizin değişime ve değişmeye o kadar ihtiyacı var ki!
Tebdili mekanda yarınlar aydınlık diyelim gitsin.
Bu arada, ne transferlere, ne takımlarımızı bekleyen UEFA menşeili korku tüneline aldırmadan, futbolun güldüren yüzüne güveniyorum BEN.
Hasan Akbaş
10/06/2012