Öncelikle grubu lider bitirmeyi düşündü Trabzonspor.
Bu yüzden rakibinin aksine oyuna daha rahat başlayan ve oyunu istediği şekilde yönlendirmesini bildi.
Tabiri caizse tam bir İtalyan işi ile işin sonunu da güzel bitirdi.
Mauoluda’nın ve Bosingwa’nın uluslar arası deneyimlerinin böyle maçlarda ne kadar elzem olduğunu bir kere daha görmüş olduk.
Bu iki tecrübenin yanında özellikle Colman’ın, ikinci yarıdan itibaren maç eksiğine rağmen Alanzinho’nun oyun içindeki rollerini hakkıyla yerine getirdiler.
Defans bloğunda Mustafa’nın özverili ve Onur ile mükemmel iletişimi bu akşam Trabzonspor’un başarısındaki en büyük etkenlerden başlıcalarıydı.
Oyunu kırk metrelik mesafeler haline yayan ve bloklar arası kopukluğa meydan vermeyen Trabzonspor Avrupa’da bir başka oyun performansı göstermesiyle de ligdeki kayıplarını ve oyun anlamındaki düşük profilinin daha yukarı seviyeye çekilebileceğinin donelerini de bir bakıma vermiş oldu bu akşam itibariyle.
Ülke puanına yaptığı katkı ve Galatasaray’ın Avrupa arenasındaki yenilmemezlik serisine de çok yaklaşmış olması, Trabzonspor’u içinde bulunduğu negatif şartlarından biraz olsun çıkaracak sinerjiyi bu akşam Roma Olimpiyat Stadında almış olmasını dilemek sanırım beyhude bir umut olmasa gerek bütün Bordo-Mavililer için diye düşünüyorum.
Evet; Trabzonspor kendinden emin ve önce yenilmeden grubu istediği şekilde bitirmeyi düşündü ve bunda da haklı olduğunu aldığı bu büyük başarı ile perçinlemiş oldu.
Hocalarına en güzel doğum günü hediyesini veren futbolcuların bir yanları mutluluğu bir yanları ise Tolga Zengin’in melek annesi Melek hanımın ani vefatıyla hüzünleri yaşıyordu.
Hayatın içinde doğmak ve ölmek var.
Ve bu ikisi arasında ki bizi anlamlaştıran vefa ve güzel işlerin emeği var.
İşte bu iki zıt ama hayatın gerçeği olan vesileyle Mustafa hocaya nice güzel ve başarılı hayırlı ömürler dilerken, Tolga Zengin’nin sabırlar dilerken; biricik annesine de yüce Allah’dan bol bol rahmet diliyorum.