Öncelikle buraya kadar gelen ve belli bir heyecanı bizlere yaşatan Trabzonspor’u bütün unsurlarıyla tebrik ediyorum.

Evet, hüzünlü bir veda oldu!
Sonuç itibariyle bu veda aslında Trabzonspor özelinde Türk futbolunun gerçeklerle yüzleşmesini gerektiren bir akşam oldu,  bu akşamın asıl öyküsünün bizde bırakacağı gerçek anlam.

Juventus’u da tebrik etmek gerekir ki, onlarda bu turu çok önemsediler ve özellikle Trabzonspor seyircisinin, futbolu bilen bu dünyanın en özel taraftarının önünde futbolu çirkinleştirmeden haklı bir turu geçmiş oldular.

Trabzonspor açısından en azından beraberlik prestij anlamında çok elzem bir kazanç olacaktı, lakin Hami hoca bu akşam istedikleriyle orantılı bir kadro yapısıyla çıkmadı bu güzide ekip karşısına.

Olmadı, olmuyor, olamıyor!

Kaptan Onur olası tarihi bir hezimeti önlemiş oldu.

Maç içinde şu da görüldü ki Trabzonspor pas yaptıkça rakip oyuna daha çok hakim oldu!

Çünkü her yönüyle sizden çok üstün olan bir ekibe pasla üstünlük sağlamanız asla mümkün olamaz.
Böyle rakiplere karşı daha dengeli bir oyun seçeneği üzerinde kafa yorulması gerekirdi.
Zaten Trabzonspor’un savunma zaafı maksimum düzeyde.
Bunun üstüne Zokora’yı daha ofansif oynatınca geri daha bir dengesizleşti.

Burada Hami hoca ve oyuncular özelinden çok eleştiri yapmanın da çok fayda getireceğini düşünmüyorum.

Trabzonspor nasıl olsa yoluna bu kadro ile devam edeceğine göre, acilen lige dönmeli ve Avrupa hedefinden en ufak sapma yapmadan, bu geceyi burada unutmalıdır.

ONUR…
Bu akşam yine o vardı sahnede ve ayaklarıyla, elleriyle, tabiri caizse bütün uzuvlarıyla geceyi ısıtan adam Kaptan Onur’u izlemek bana olduğu kadar izleyen herkese; yenilgiyi bile unutturdu ve meslektaşı Buffon’u bile kendine hayran bıraktı diye düşünüyorum.

Allah uzun ömürler versin, Cüneyt Arkın sonrası Türkiye’nin asla böyle, hareketli ve akrobasiyi estetikle birleştiren bir oyuncuyu daha çıkaramayacağını düşünür ve hep üzülürdüm.
Fakat artık o var.
Yani Onur..
Onur’u izledikçe bu üzüntüm biraz hafifler gibi olmakta.
Onur da tıpkı Cüneyt Arkın gibi yeşil sahaların yakışıklı ve becerikli Malkoçoğlu’dur.
O da futbolu estetikle birleştiren bir sentezin günümüz en değerli figürüdür…
Ve sevgili Cüneyt Arkın kadar da yakışıklıdır.
Allah ona sağlık ve uzun yıllar bizlere de izleme şansı versin, tıpkı Cüneyt Arkın gibi…