O gol geldi, iki bininci gol geldi…
Neden iki bin birincisi, iki bin ikincisi, iki bin üçüncüsü gelir mi diye düşünürken, Rıza Çalımbay’ın oyuncuları, tamda Trabzonspor’un insanı uyutmaya başlayan futboluna öyle bir anda darbe indirdi ki, bizler uyanırken, Onur’un çıldırmasına da hak vermemek elde değildi.
Kolay değil elbet bu sıcak ve nemli havada top çevirmek, koşmak, hatta yürümek bile; lakin birileri bu oyunu en azından iyi oynamaya çalışıyorsa, sizlerde en azından iyi oynamak için mücadele etmelisiniz!
Çaykur Rizespor belli bir süre Trabzonspor’un oyun yapısına pek müdahale etmeden kendini ilk çeyrek sonrasına sakladı…
Her şeyden önce, Olcan’ın sol bekte hapsolunuşu sanki Trabzonspor’un ilerdeki ahengini bozmuş gibi.
Ayrıca çok şey beklenilen Soner’in biraz daha insiyatif alması gerekir, orta saha aksiyonlarının daha da çeşitlenmesi açısından.
Volkan Şen’in seyirci tarafından demorilize edilmesi sonrası oyundan çıkmasıyla beklenen değişiklikle ikinci yarının çok daha ateşli geçeceği kendini belli ediyordu…
Malouda’lı ikinci yarı hem Trabzonspor’u, hem Malouda’nın kendisini bulmasını sağlayan en değerli faktör oldu.
Sanırım ligimizin seyri artık Malouda ile bir başka tatlanacak Avni Aker mabedinde…
Bazı gereksiz ısrarlarından vazgeçen bir Mustafa Reşit Akçay’ın Trabzonspor’da paraf yerine imzasını attığında çok şeylerin değişeceğine inanmamak içten bile değil diye düşünüyorum…
Sonuç itibariyle; adından çok söz ettiren Ali Adnanlı kadrosuyla dost ve kardeş Rizespor’un iyi yerlerde konumlanacağı aşikardır.
Kara-denizin bu güzide ekibinin güçlü olması her halukarda Trabzonspor’u, daha doğrusu bütün Kara-deniz bölge takımlarının güçlü olması demektir.
Avrupa ve Süper Ligde yoluna emin adımlarla ilerleyen Bordo-Mavili ekibin, golcüsüne kavuşmasıyla hedeflediği yerlere doğru ilerleyeceğini umuyoruz.
Tabi bu birazda Mustafa hocanın elinde…