Biz Trabzonlular;
Garip insanlarız.
Zor insanlarız,
Sivri zekalı olanlarımız da var,kıvrak zekalı olanlarımızda.Dün kızdığımız ne varsa bugün hatırlamamak gibi bir huyumuzda var,fındık kabuğunu doldurmayacak nedenlerden mezara kadar küsmelerimiz de.
Bir hafta önce Trabzonspor'un ismini hafızalarından kazımak için varını yoğunu verebilecek en az 100 kişiye rastladım ve bilin bakalım o 100 kişi bu hafta sonu neredeydiler..
Nerede olacaklar,ben neredeysem oradaydılar tabi.İzlesem ile izlemesem arasında kalmayan ve dünü ile bugünü arasında bir bağ kuramayan insanlar topluluğu.Dün bir daha maç izlersem yedi sülalem ile başlayan bir cümle kurup yemin etmedin mi Ahmet abi dersem,sen etmedin mi koçum? cevabı ile geri dönüleceğini bildiğim için sorulmaması gereken sakıncalı sorular arasına kaldırdım bunuda.
Yine oturup kulisler yaptık,Eşe dosta WhatsApptan muhtemel 11'leri yolladık.Puan durumuna ve gelecek haftaların maçlarına belki on kez bakıp çoktan kaçmış şampiyonluğun nasıl yakalanacağı konusunda ince hesaplar yaptık.Şurdan şunu alıp,şu şurdan puansız dönerse,arka arkaya bilmem kaç maç seri tutturabilirsek ve tabiki en son seçenek olarak hakemleri de yenebilirsek şampiyonluk çokta uzak değildi bize.Bu hesaplara göre her sene şampiyon olmamız gerek ama nedense ne çarşıdaki hesap eve ne de evdeki hesap çarşıya uyuyor.
Yine en kritik maçtaydık.Her hafta bu cümleyi söylüyor olmamızın en büyük nedeni her hafta puan kaybediyor olmamız ve boşa atacak mermimizin kalmamasıydı kuşkusuz.Telefisi olabilecek puan kayıpları sezonu çoktan kaçmıştı.Mutlak galibiyet,mutlak üç puan,mutlak moral ve mutlak sonsuz mutluluk temennilerimiz arasında başladık maça.
Maç izlediğimiz kahvede ışıklar kapatılmış paralar erkenden toplanmıştı.Sanırım ne olur ne olmaz diyerek maçın ilk düdüğü ile 10'ar TL toplandı ki gol mol yeriz ve millet para vermeden çıkar gider.Paraların toplanması ve maça konsantre olmamız yaklaşık beş dakika sürdü.Bu beş dakikalık bölümde gözümüzden kaçmayacak pozisyonlara şahit olduk.Abi ben 20 TL vermiştim derken hakemin bu maçta da üzerine düşenin fazlasını yapacak olduğunu görebiliyordum.
Maç henüz kış moduna girmediğimiz için bahçede yayınlanıyor ve püfür püfür sigara tüttürülüyordu.Kalabalıktan gelen uğultulara eklenen küfürler havada dans ettikçe kahvehane sahibi "şşşşşş arkadaşlar biraz sakin olun" "küfür etmeyin "diyordu.
En çok kahvehane sahibi küfür etti ya neyse..
Nerden bilebilirdim ki bu temennilere katılan ben,biraz sonra Hulk'a dönüşeceğim.
Hemde kendi futbolcumuza gol attıktan sonra bunca uzun cümleler kurarken tüm kahvenin susup doğru diyor valla diyeceklerini hiç tahmin edemezdim doğrusu..Gaza gelen ve küfür ettikçe pofpoflanan bir adama dönmeden hemen önce dizginledim kendimi.Uzun uzun o sahneyi düşündüm.Top Olcay'ın ayağına her geldiğinde yine o sahne vardı gözümde.
Özür dilemek erdemliktir diye bir sözümüz var ama hangi atamız söylemiş,nerden esmişte,hangi kabahatini örtmek istemişte bu sözü söyleyerek tarihteki yerini almış bilemiyorum. Küçüklüğümüzden beri hep aşılanmaya çalışılır karakterimize.Kimimiz çokça kimimiz belkide hiç kullanmayız.Korkarız.Kendimizi özür dilersek utançtan yanakları kırmızıya dönmüş bir çocuk zannederiz çünkü.
Olcay Şahan'da attığı golden sonra sevinmemiştir. Kendini var ettiğini,gönül bağının olduğunu kendi ağzından da söylediği Beşiktaş tribünlerine beni affedin mesajı göndermiştir..Sevinmemesi normal,bende Trabzonspor 'a gol atsam sevinmem herhalde ama gidip vira grubundan özür dilemem mesela,çılgınlara beni affedin,kusuruma bakmayın,istemeden bile bile oldu demem..
Bu hemen hemen tüm spor programlarında dile getirilmiş ve takdir edilmesi gereken bir hareket olduğu söylenmiştir..
Eğer böyle örnekler artarsa bir yerlere gelebilirmişiz...
Hatta sevgili Ersun Hocamızda maç sonrası bu davranışla ilgili aynen şu cümleyi kurdu,
"Bunun altında bir şey aramak rekabet değil, vahşiliktir "
Peki hocam öyle olsun.Ben ve benim gibi düşünen insanlar vahşi olsunlar.Sana sadece Özür dilemenim Türkçe Sözlük anlamını yazıyorum ve kalemimi masaya bırakıp bakkala soda almaya gidiyorum..şiştim çünkü..
Özür dilemek: yapılan bir yanlıştan, uygun olmayan bir durumdan vb. dolayı bağışlanma dilemek.