Öncelikle Trabzonspor’un kurucu başkanı Sn, Ali Osman Ulusoy’u ölüm yıl dönümünde en kalbi saygılarımla anarken, bizleri ‘’ bordo bir rüyadan alıp mavi bir gerçeğin ötesinde Trabzonspor ile buluşturduğu için kendisine milyonlarca kere teşekkürlerimi sunuyorum…
Allah gani gani rahmet eylesin…
Yağmurlu bir Istanbul gününde Fenerbahçe derbisinden yaralı çıkan Beşiktaş ile Aytemiz Alanyaspor karşısında aldığı şok yenilgi ile düşündükçe maç sonu skoruna halen inanılmayan Trabzonspor’un karşı karşıya gelmesi her yönüyle çok renkli olmaya gebeydi…
Gerçekten de taraftarların beklentilerini karşılayan dört golün atıldığı maçta Trabzonspor açısından bu sezon İstanbul’da şampiyonluk yarışı içinde yer alan rakiplerine yine aynı tarifeyle cevap vermesi yenemezsem bari yenilmeyeyim tesellisi oldu diyebiliriz…
Lakin,
Trabzonspor’un maç içi bütün istatiki verilerde önde olması bu beraberliğe sevinmek yerine üzülmek gerekir; özelliklede Sn Yanal ve öğrencilerinin…
Şok Alanyaspor yenilgisi sonrası ‘’ bu lekeyi İstanbul’da Beşiktaş’ı yenmek temizler ‘’ diye maç yazımı sonlandırmıştım geçen hafta, okunalar anımsarlar…
Keza Ersun Yanal’ın hafta içi sanki bizim yazımızı okumuşçasına ‘ Beşiktaş’ı yenmenin bir namus meselesi olduğundan dem vurması ‘’ Trabzonspor’un içinde tartışılan Ersun Yanal için gerçekten de hayati bir geçiş köprüsüydü…bu akşamki maçın bir başka hikayesi..
Nitekim Ersun hoca çıkardığı ilk on bir ile Yusuf’un olmadığı bir oyunda Sosa’yı daha önde, Önazi seçimiyle de Kucka’yı, üçüncü bölgeye geriden dikine oyunu şekillendirme şeklini benimsemişti.
Bence bu on birde her ne kadar formsuzda olsa Mas ile başlamasını beklerdim Ersun hocanın.
Çünkü Hubocan Mas’ın kanadında iyi niyetli olmasına rağmen yaptığı kademe hataları Trabzonspor’un genelde komşu kanatta ki Pereira ya yük binmesine neden oldu…
Trabzonspor’un ilk yarı Talisca’nın gölüne Olcay ile verdiği reaksiyon Trabzonspor’un gerek mental gerek fiziki açıdan iyi hazırlandığının bir göstergesiydi.
Özellikle Kucka’nın oyun disiplini muhteşemdi.
A.Kadir gibi bir nazar boncuğunun ele avuca sığmaz oyununa rağmen Burak Yılmaz’ın yeterince topla buluşamaması ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da sürdü.
Ersun Yanal’ın ikinci yarı Castillo, Yusuf ve Rodellega tercihleri yerinde hamlelerdi.
Özellikle Rodellega’nın Burak Yılmaz’ın birazda oyundan düşmesinden mütevelli daha erken alınmalıydı diye düşünüyorum.
Ki, o Rodellega girdi ve golünü kaydetti ve de Ersun Yanal’ın belki de bu sezonu Trabzonspor’da geçirmesini sağlamış oldu.
Oysa hoca böyle bir golcüyü küstürmek ve Trabzonspor’dan göndermek için ona neredeyse sürekli mobbing uyguladığını düşünüyorum içten içe…
Maç içinde her iki takım adına kırılma anları oldu…
Lens Onur ile karşı karşıya kalıp topu dışarı atınca hemen akabinde Pereira’nın muhteşem ortasında Rodelega adeta can çekişen Ersun Yanal’a hayat öpücüğü veriyordu…
Ki o Rodellega son saniyelerde çok müsait bir pozisyonda topu auta atıyordu…
Ve yine ki Trabzonspor o çok hak ettiği galibiyeti kaçırıyordu..
Futbol böyle bir şey işte…
Kim ne derse desin yine de son iki sezonun şampiyonu ve Avrupa’da istim üzerindeki Beşiktaş’a, üstelik kendi evinde başından sonuna üstünlük kuran bir Trabzonspor Milli Maç arasında her şeye yeniden başlayacaktır diye düşünüyorum.
Özellikle Ersun Yanal hoca…
Artık kendini Trabzonspor’a versin ve bizlere Trabzonspor’un büyüklüğüne paralel bir Trabzonspor izlettirebilmenin teşriki mesaini yapsın bol bol…
Görüldü işte bu akşam Wodofon Park Stadında…
Rakip Negredo’yu alıp, formda Cenk ve akabinde bir forvet daha yani Mustafa Pektemek’i oyuna aldı…
Niye?
Niyesini Ersun Yanal’ın bize izlettireceği Trabzonspor ile yine Ersun Yanal izah edecektir…
Not: Acaba diyorum Lucescu yarın hatta bu yazının mürekkebi kurumadan Abdülkadir Ömür’e milli davetiye gönderir mi?
Hasan Akbaş
Haberts.com