Bulundukları ortam itibariyle kazananın kazanmaktan çok öteye, kaybedeninde  kaybetmekten çok geriye gideceği  bir karşılaşmaydı Trabzonspor -Fenerbahçe buluşması..

Öyle de oldu..
Akyazı Şenol Güneş Spor Kompleksi bu akşam gerçek bir futbol şölenine ev sahipliği yaptı dersek hiçte abartmış olmayız diye düşünüyorum!

Evvela günler öncesinden takımına inanmış olarak bu maça gelen, gerek yurt içi gerek yurt dışı olmak üzere bütün taraftarları tebrik ediyorum..
Ve asıl elzem olan geçmişteki Fenerbahçe müsabakalarının aksine, rakiple uğraşmak yerine takımlarına olumlu yönde  desteklerini vermeleri en az sahada sergilenen muhteşem futbol şöleni kadar güzeldi..

Her iki takım adına da futbolun dışında  kendi içlerindeki bir çok problemle boğuşmalarıda karşılaşmayı daha ilginç bir hale getirmekteydi..

Ünal Karaman ve öğrencilerinin aldıkları bu muhteşem glibiyet kadar, bu sitres ve sinir harbinde Trabzonspor'un prangalarından sıyrılmış olması çok değerliydi..
Oysa, bundan evvelki zamanlarda Trabzonspor sitres yönetememesiyle çok maç kaybetmişti..

Fakat bugün devran döndü..
Milli arada anlaşılan o ki Ünal Karaman dersine çok çalışmış.
Elbet kolay değil, birisi Türkiye'nin en büyük golcülerinden, diğeri en değerli kalecilerinden olan iki star oyuncunuz kadro dışı olmuş!
Ayrıca, çok iyi başladığınız bir maçı '' beş farklı '' yenilgiyle kapamış ve yönetimin önünü açmak için istifa kararı almışssınız..
İşte bu imkansız olasılıklarla dolu bir zamanda son durumu ne olursa olsun, böyle maçların farklı bir havası olduğundan mütevellid bu çok zorlu maçı muhteşem bir futbol performansı göstererek, adeta rakibinizi eze eze yeniyorsunuz..
Üstelik rakibinizi ' 2010 ' yılından beri yenemediğinizi düşünün...

Ünal Karaman hoca gerek Galatasaray gerek bu akşam ki Fenerbahçe maçlarıyla rüştünü ispat etmiştir gayrı..

Fenerbahçe tarihi hezimet alabilirdi(?...

Özellikle Burak Yılmaz'sız bir kadro ile gerçek bir takım oyunu oynayan Trabzonspor, bu sezonun belki de en çok pas oyununu sergiledi.
Pereira ve Abdulkadirli sağ kanat adeta Fenerbahçenin solunu sildi sürpürdü.
Penaltı pozisyonu eğer gole çevrileydi, inanıyorum ki son yılların en farklı maç skorlarından birini elde edebilirdi Trabzonspor..

Penaltı demişken, maçın başlarında Hugo'nun ufakta olsa bir sağlık sorunun olması nedeniyle penaltı atışını Sosa kullabilirdi diye düşündüğümüzü belirtmeden geçemeyeceğim..
Şükürler olsun bu kaçırılan penaltıyı Trabzonspor maç sonunda armadı..

Novak -Nwkaema ikilisinin kanadı diğer kanat kadar çalışmıyor derken, yine bir klasik yaşandı ve sağbek Pereira solbek Novak'a harika bir gol pası yaparak kilidi açmış oldu...

Sonrasında Fenerbahçe'nin bir kaç cılız atağından sonra kaptan oluşunun futboluna artı bir katkı ve sorumluluk kattığı aşikar Sosa'nın muhteşem golü ile Trabzonspor harika oyununu taçlandırıyordu adeta..

Yusuf Yazıcı'nın güçlü şutları ve fuleleri, Abdülkadir'in ele avuca sığmayan akıllı oyunu, Sosa'nın sanki saha içinde Ünal hocanın yardımcısı edasındaki oyunu yönlendirmeleri, Hüseyin Türkmen ve Uğurcan Çakır'ın sanki daha önce bu takımda sürekli beraber oyunuyormuşcasına sergiledikleri oyun bu akşam Trabzonspor'un bambaşka bir ete kemiğe büründüğünün en belirgin doneleriydi bize sirayet eden..

Evet, bu akşam hakem dahil her şey güzeldi..
Trabzonspor'un yaklaşk sekiz senedir kendi evinde alt edemediği Fenerbahçeyi adeta antrenman havasında geçen bir oyunla yenmesinin sevincinin devamında, geleceğe dair ciddi düşünmesi elzem bir zaman dilimine girmiştir artık.

Unutmayınız;
İmkansızlığı olaylar değil, insanlar kendi doğrularını ortaya çıkardıklarında alt ederler..
Tıpkı bu gece olduğu gibi...