O sayılmayan son dakika golüne kadar oynanan oyundan bende rahatsız oldum.
Şenol Güneş’in, Sapara ve Halil’e nasıl o kadar dakika sabır gösterdiğine bende kahroldum.
Hüseyin Avni Aker gibi bir futbol mabedinde adeta ruhunu kaybetmiş Trabzonspor’u izlemeye mahkûm olmaya bende isyan ettim…
Fakat bütün bunlar dün akşam ki Trabzonspor’un gadre uğramasına sessizce tebessüm edeceğimiz anlamına kesinlikle gelmeyecektir, her şeyden önce bir futbolsever olarak!
Bana, dünya üzerinde hiçbir futbol adamı dün akşam ki İlker Meral’in ver(e)mediği o kesin ve net golün neden iptal edildiğine dair inandırıcı hiçbir futbol doğrusu sunamaz.
İlker Meral dün akşam sadece bir golü katletmedi, İlker Meral dün akşam; bu ülkede hala emek iç etmenin fotoğrafını çekti bize, hem de naklen ve aleni bir şekilde göstere göstere…
Trabzonspor gibi büyük ve ulu geçmişi olan bir camianın canını böyle acıtarak bir yerlere varmak isteyenleri futbolun adaletine havale ediyorum.
İlker Meral ve onun gibiler, hiç düşünüyorlar mı acaba, dün akşam kaç bin çocuğun hayallerini çaldıklarını?
Evet sevgili okurlar, futbol bu!
Yenmekte var yenilmekte, öncelikle Bursaspor’u bu tarihi başarısından dolayı kutluyoruz. Hoş artık günümüzde Trabzonspor deplasmanından puan ya da puan almayanlara gülüyorlar ya, biz yinede rakibi bu başarısından dolayı tebrik edelim.
İlk yarı her iki takımda sanki maçın ikinci son çeyreği oynanıyormuş gibi bir performans sergilediler. Hele Trabzonspor’un oynamaya çalıştığı oyun formatını hiç anlayamadık. Rakip sonuçta deplasmanda ve haddini bilerek kendi oyunu sergilemekte.
Neydi o Sapara ve Halil’in vurdumduymaz halleri?
Zokora ise son günlerde bir başka alemlere kaydı sanki! İleri çıkıyor, çıkarken ne var ne yok her şeyi parçalıyor. Nitekim yenilen goldeki hatası affedilir gibi değildi.
Bursaspor dün akşam aslında hiç oynamıyormuş gibi yaparak, Trabzonspor’un oyununu bozdu ve maalesef bu duruma Trabzonspor kenar yönetimi gerekli aksiyonu almakta çok ama çok geç kaldı.
Soner ve Emre daha önce oyuna girmeliydiler. Janko’yu ben beğendim. Güçlü ve yardımlaşmaya dayalı bir futbol anlayışı var. İşte öyle bir Janko’yu ceza sahası içinde verimli kullanmanın tek bir anahtarı vardı, o da isabetli ortalar. O ortaları yapacak tek adamda Soner’di.Dün akşam aslında Trabzonspor’a bir çilingir gerekiyordu ve o çilingirin varlığını Şenol hocaya hatırlatacak bir Ünal Karaman yoktu kenarda.
Ünal karaman demişken, bu konudaki ısrarımı sürdürüyorum: Şenol Güneş’in yanına yeni bir Ünal Karaman gerekmekte, hem ivedi hem aleni!
Alanzinho’nun maç eksikliğini de göz önüne alırsak, dün akşam oyun akışına iyi niyetle fayda etmeye çalıştı. Fakat bu Emre nasıl kenarda oturtulur anlamakta güçlük çekiyorum. Sapara ve Halil’in ve hatta Olcan’ın tel tel döküldüğü bir ortamda artık bu değerlere insiyatif verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Savunmasıyla övündüğümüz Trabzonspor’un dün akşam ki yediği golü bütün savunmacı ve orta sahacıların yeniden etüt etmelerini umuyorum. Trabzonspor elbet gol yiyebilir, fakat böyle uyumaya ve uyku halinde kalesini böyle ucuz bir pozisyonda teslim etmesine kesinlikle hakkı yoktur. Çünkü Trabzonspor sıradan bir takım değildir, sıradan olmasını isteyenlere inat bile olsa…
Yukarı sıralar için umutlar yok olmaya devam ederken, altındaki rakiplerine umut veren Trabzonspor’un en kısa zamanda düzeleceğini umuyorum.
Her şeye rağmen dün akşam yenilgiyi değil, beraberliği hak eden bir Trabzonspor’un olduğunu unutmadan, geleceğe umutla bakmak lazım yinede…
Tabi buna futbolun acımasız kasapları izin verirlerse!
Kurban bayramının son günü bu sonuç aklıma farklı şeyler getirdi de…
Bütün okurların Cumhuriyet bayramını en içten hislerimle kutlarım…
İyi bayramlar Türkiye…
Emek hırsızlarına inatta, daima Cumhuriyet ve Trabzonspor…