Trabzonspor bir kez daha taraftarlarına hak ettikleri bir hafta sonu yaşattı ve hak ettikleri şampiyonluk sevincini de yaşatmak için çok önemli bir adım attı.
Soyadıyla müsemma Avcı yine yaptı avcılığını. Tuzağını kurdu, pusuya yattı ve avının tuzağına düşmesi için sabırla bekledi.
Avcı hem kendi takımını iyi tanıyor hem de rakibi çok iyi analiz ederek her rakibe farklı taktikle oynatıyor. Elinde verdiklerini uygulayabilen yetenekli, karakterli futbolcular da olunca planları tutuyor.
Avcı takımını sadece taktiksel olarak değil mental olarak da öyle iyi hazırladı ki hem taraftar baskısı hem de Beşiktaş’ın ilk otuz dakikalık baskısı karşısında paniklemediler, sakin kaldılar ve oyun disiplininden asla uzaklaşmadılar.
Ofansif olarak güçlü bir orta sahası bulunan ve de kendi saha ve seyircisi önünde iştahlı oynayan Beşiktaş’a karşı açık bir oyun oynamanın sonuçlarını Beşiktaş-Gs maçında görmüştük.
Avcı Beşiktaş’ın yedi puan geride olmasının stresi ve kendi saha ve seyircisi önünde oynamanın verdiği motivasyon ile ilk otuz dakika deli gibi saldıracağını bildiğinden, savunmasını orta sahaya yaklaştırıp alan daraltarak geride karşıladı. Pas oyunuyla oyunun temposunu yavaşlattı. Nitekim baskılı oynuyor gibi gözüken Beşiktaş’a sadece iki pozisyon verdi ve onlar da da Uğurcan kendisinden bekleneni yaptı.
Beşiktaş’ın şuursuzca saldırdığını ve kondisyonunu ekonomik kullanmadığını çok iyi bilen Avcı’nın pususu işe yaradı. İlk ve ikinci yarının ilk 40 dakikalarında sakin kalarak, alan daraltarak, yan paslarla oyunu kontrol altında tutarak kelebek gibi uçan Avcı’nın öğrencileri ilk ve ikinci yarının son bölümlerinde arı gibi soktu.
Avcı başta Hügo ve Hüseyin olmak üzere savunmasının hava topu hakimiyetini iyi bildiğinden, bekleri savunmaya yaklaştırılıp merkezi kapatarak Beşiktaş’ı merkezden ziyade kanatlardan hücum etmeye sevk etti. Bu tuzağa da düşen Beşiktaş’ın kanatlardan yaptığı ortaların hemen hepsi Hügo-Hüseyin duvarından dönerek sonuçsuz kaldı.
Ancak bunu yaparken rakibin kanatlardan sıfıra inip içeriye bindirme yapmaları tehlikeli olabilirdi ki, birkaç pozisyonda Beşiktaşlı futbolcuların kanatlardan içeriye bindirme yapmalarına engel olamadı.
İşte burada Trabzonspor’un kanayan yarası sol bek sorunu kendisini gösteriyor. Ancak yine de orta sahadan devşirme sağ ve sol bekle Beşiktaş gibi ofansif gücü yüksek bir takıma fazla gol pozisyonu verilmemesi gerçekten takdire şayan bir başarı.
Bakasetas belli ki sakattı ve oyundan çıkana kadar etkili olamadı. Yerine giren Siopis her zamanki gibi Trabzonspor orta sahasına dinamizm kazandırdı.
Bütün topuyla tüfeğiyle şuursuzca saldırıp geride boş alanlar bırakan ve 70.dakikadan sonra yorgunluk belirtileri gösteren Beşiktaş orta sahası top kayıpları yapmaya başlayınca Avcı hızlı hücum geçişleri için Serkan, Yusuf ve Cornellius’u oyuna soktu. Nitekim 96.dakikada rakibini boğazın serin sularına gömdü.
96.dakikadaki Beşiktaş hücumunda Serkan’ın savunmadan topa rastgele vurmayıp Hamsik’e vererek hızlı hücum başlatması bunların rastgele olmadığını ve bir plan program çerçevesinde çalışıldığını gösteriyor. Her iki gol de savunmadan başladı ve dikine atılan üç pas ile geldi.
İçlerindeki Trabzonspor kıskançlığını ve düşmanlığını gizlemekte zorlanan İstanbul takımlarının ve basınının Avrupa yorgunu oldukları bahanesiyle Trabzonspor’un başarısını küçümsemelerini ve Trabzonspor’un tökezleyeceğini umut ederek kendilerini avutmalarını keyifle takip ediyoruz.
Trabzonspor’un orta sahadan devşirme beklerle, savunmanın bel kemiği Edgar ve ligin en skorer oyuncusu Bakasetas’ın yokluğunda şampiyonluktaki en ciddi rakibini kendi saha ve seyircisi önünde akıllı oyunuyla yenerek daha 12.haftada on puan fark atmış olması İstanbul’un uykularını kaçırıyor olabilir.
2011’de dokuz puan önde devre arasına girerken “Trabzonspor’un penaltıları irdelenmeli” diyerek düğmeye basan Aykut Kocaman ile “Trabzonspor Avrupa’da oynamıyor, eşit koşullarda mücadele etmiyoruz” diyen futbol dâhisi Pereria arasında bir fark göremiyorum.
Trabzonspor’un tökezleyeceğini hayal ederek avunan İstanbul basını şampiyonluğa inanmış ve futbolcularını da inandırmış tecrübeli ve taktisyen bir hoca, her skorda ve koşulda paniklemeden sakin kalabilen, oyun disiplininden kopmayan, tecrübeli ve karakterli futbolculardan oluşmuş bir takım karşısında çok daha beklerler.
Bu karakterli ve inanmış teknik heyet ve futbolculara karşılık yönetime düşen görev bilet fiyatlarını düşürmek, taraftara düşen görev de bir tek koltuğu bile boş bırakmayarak stadyumu hıncahınç doldurmaktır.
Güzel günlerde buluşmak ümidiyle…