Taraftarımızın Antalya maçında “Ordu kümeye!” diye bağırmasını yadırgadım doğrusu. Tamam, haftalardır hangi takımla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Ordu’da, bir gurup taraftar “Trabzon kümeye!” diye hançerelerini yırtıyordu. Tamam, aynısı Karabük, Elazığ, Bursa’da da yapıldı; aynı tezahüratları geçen yıl Samsun’da da duyduk. Samsun 2011’de işi daha da abartmış, “i…e Trabzon, olamazsın şampiyon!” diye haftalarca stadyumları inletmişti. Biz şampiyon olmayınca ipi sanki kendileri göğüsleyecekti!
Bütün bunlara rağmen biz aynı şekilde karşılık vermemeliydik.
Dünyanın her tarafında, büyük takımların sempatizanı kadar, karşıtları vardır. O takımlar başa güreştiklerinde ya da zor günlerinde karşıtlıklar daha da keskinleşir.
Büyük takımlar tepkileri hazmetmesini bilmek zorundadır…
Yukarıda sayılan kentlerde Trabzonspor’a gönül vermiş çok sayıda sporsever olduğu herkesin malumu. Bunların epey bir kısmı Trabzon kökenli değil üstelik. Bize yapılan olumsuz tezahürata aynı şekilde karşılık vermek, söz konusu sporseverleri gücendirmekten başka işe yaramaz.
Bir düşünelim, “Ordu kümeye!” diye bağırdık da, elimize ne geçti, ne gibi fayda sağladık. Bizi sevmeyen Orduluları daha da keskinleştirdik, bize yakınlık duyanların ya da taraftarımız olanların ise sempatisini yitirdik.
Varsın bize kin besleyenler içindekileri kussun, biz sineye çekeceğiz. Büyük olmak budur…