Rıza hocamız bir basın toplantısında Trabzonlu eniştesinden şu ifadeler ile bahsediyordu;
"Kız kardeşimin eşi Trabzonlu. Doktor ama futbolu bilmez. Eniştem bile takım yapıyor bana"
Dinledim… Tebessüm ederek dinledik.
Dün Fenerbahçe karşılaşmasında futbolu bilmediğini düşündüğün Trabzonlu enişten gibi, binlerce Trabzonsporlu Fenerbahçe maçında seni kurtardı.
İçinden neler geçti bilmiyorum bütün tribünler "Sosa… Sosa" diye bağırırken.
Sosa’yı oyuna almanı bekleyenlerin kimisi doktordu, kimisi kasap… Kimi de simit satıyordu…
Sana göre belki de hepsi futboldan anlamıyordu.
Ama hepsinin yağmur çamur demeden, ortak sevdası Trabzonspor’un peşinden tribünleri yıllardır dolduran futbolseverler olduğunu unutmamalısın.
Hocam futbolu, futbolcuyu tabi ki biz Trabzonlulardan iyi bilirsiniz.
Ama siz yine de Trabzonspor ile yatıp, Trabzonspor ile kalkan binlerce Trabzonspor taraftarını "ti"ye alıp "futboldan anlamaz" şeklinde görmek yerine, "Trabzon’un Trabzonspor’dan başka neyi var." diye düşünmelisin.
Trabzon’da her ağızdan farklı bir ses duyabilirsiniz.
Kurulan takım hakkında elbet herkesin farklı görüşü olabilir.
Ama hocam takımında Sosa varsa Sosa oynar.
Bu kesinlikle ortak sestir.
Ha Sosa oynamıyorsa, ruhsuz oynuyorsa, kendini sahaya vermiyorsa, bu da sizin sorununuz.
Futbolcuyu maça hazırlamak teknik direktörün kalitesini gösterir.
Futbolcu sahada performansını sergileyemiyorsa, bunun da sorumlusu futbolcuyu günlerce maça hazırlayan teknik adamdır. Maaşını ödeyen veya ödeyemeyen yönetimdir.
Yok öyle futbolcu oynamıyorsa, hoca ne yapsın… Yönetim ne yapsın… diyerek işin için sıyrılmak.
Trabzonspor’da teknik direktörlük görevi yürütülüyorsan, Castillo’yu da kazanmak zorundasın. Sosa’yı da kazanmak zorundasın.
Son olarak;
Trabzonspor’u bu kadar korkak oynatmaya hakkın yok hocam.
Maçlar kazanılır kaybedilir… Ama Trabzonspor, Trabzonspor gibi oynamalıdır.