Trabzonspor’lu taraftarlar için güzel bir Pazar sabahı daha. Peynirli pidelerinizi yeyin. Çayınızı demleyin. Kar da yağıyorsa gazetelerinizi alıp pencerenin yanına geçin ve Trabzonspor haberlerini keyifle okumaya başlayın.
Trabzonspor seriye devam ediyor ve edecek te. İrlandalı bir boksör gibi, geleni deviriyor, gideni deviriyor. Dün akşam da Gaziantep baklavası tadında bir galibiyet aldı. Trabzonspor futbolu horon gibi dik oynayıp, sirtaki gibi gol atıyor.
Trabzonspor, 5-3-2 veya 5-4-1 diziliminde, kalabalık bir beşli savunma ile önlerinde bazen üçlü, bazen de dörtlü olarak oldukça sert oynayan bir orta saha ile, savunmadan uzun paslarla oyun kuran, kontra atağa iyi çıkan, hücuma ve savunmaya geçiş oyununu iyi yapan, ağırlıklı olarak kanatları kullanan, pozisyon bulunması zor bir rakip karşısında oyuna kontrollü başladı.
Genelde merkezi kapatıp, kanatları boş bırakan Avcı’nın sistemine karşılık hücumda neredeyse tamamen kanatları kullanan Gaziantep’e karşı, Avcı’nın ne yapacağını merak ediyordum açıkçası.
Trabzonspor onuncu dakikadan sonra büyük bir takım gibi oyuna ağırlığını koymaya başladı. Alıştığımız Trabzonspor’u görmeye başladık. 30. dakikada Djaniny’nin sol kanattan taşıyıp, sol çaprazdan ceza sahasına girip, kaleci ile karşı karşıya kalarak, kalecinin üzerine vurduğu topu, boştaki Bakasetas’a yuvarlasaydı maç çok daha erken koparılabilirdi.
Savunmanın hücumdan başladığı Avcı’nın sisteminde, önde basması, kaybettiği topu kovalaması gereken Trabzonspor’lu futbolcuların, maçın bazı bölümlerinde bunu yapamaması, Trabzonspor’a organize Gaziantep hücumları olarak geri döndü. Bunda, savunmadan hızlı ve uzun paslarla çıkarak, top kendilerindeyken baskı yememek için Trabzonspor’lu futbolculardan uzak oynayan Gaziantep orta sahasının da etkisi vardı. Bu da Gaziantep’in Trabzonspor’u bir çok defa geri koşturmasına sebep oldu.
Savunmada Edgar ve Hügo her zamanki gibi hem takım arkadaşlarına hem de ekranları başındaki Trabzonspor taraftarlarına güven vermeye devam ediyorlar. Edgar, Gaziantep’in en etkili ve skorer iki oyuncusu Muhammet Demir’i ve Mirallias’ı resmen hırpaladı.
Kanatları çok iyi kullanan Gaziantep’e karşı Kamil Ahmet ve Marlon savunmada her zamanki standard oyunlarını oynadılar. Fakat hücumcu bekler olmadıkları için hücuma pek te katkı veremediler.
Berat Ayberk beş yıldır Trabzonspor’da oynuyormuşçasına, varını yoğunu ortaya koyuyor. Bir sekiz numaradan beklenen ne varsa, hem hücümda hem savunmada görevini layıkıyla yerine getiriyor. Karakterli ve iş ahlakı yüksek bir çocuk. Orta sahada kaptığı topu uzun ve isabetli bir pasla Bakasetas’a aktarıp gol pozisyonunu başlatan isim Berat’tı.
Dünkü maçta Trabzonspor adına en etkisiz futbolcu Ekuban’dı. Gününde değildi. Saygı duymak ta lazım. Bir futbolcu her maç gününde olamaz. Bunda, yoğun maç temposu sebebiyle zihinsel ve fiziksel yorgunluğun etkisi de olabilir.
Wakeme yine Wakeme’liğini yaptı. Topla bir çok kez buluştu ve ektili de oldu. Wakeme günden güne takım oyununa daha da adapte oluyor. Bir çok kez , kaybettiği topun peşinden rakibini kovaladı. Onu tutmakla görevli Oğuz Ceylan , bir çok kez çaresiz kaldı.
Ve mavi gözlü çilingir ! Modern bir on numaranın yapması gerektiği gibi, hem takım savunmasına yardım etti, hem de hücumda etkili oldu. Attığı golden önce Wakeme’ye pası verip, ceza sahasına hareketlenmesi, Flavio’nun asistinde topu sol ayağı ile düzeltip sağ ayağı ile düzgün vuruşu mükemmeldi. Bakasetas bunlarla kalmayacak. Ceza sahası dışından füzelerini henüz görmedik.
Ve son sözüm Abdullah hocaya. Sana kocaman bir özür borcum var. Takımın başına getirilecek en son hoca olduğunu düşünüyordum ve paylaşıyordum. Yanıldığımı kabul ediyorum ve yanıldığım için çok mutluyum. Bütün önyargılarımı yerle bir ettin.
İstatistiklerini tek tek yazmaya gerek olmadığı kanısındayım. Şampiyonluk ortalamasının çok üzerinde olan 2.44 puan ortalaması her şeyi anlatmaya yetiyor.
Trabzonspor’u, tarihini ve efsanelerini, Trabzon şehrini sahiplendi. Trabzonspor ve Trabzon şehri ile çok kısa süre içinde bütünleşti. Hem sportif anlamda, hem de maddi anlamda Trabzonspor’u yukarı taşımaya devam ediyor.
Biz, transferleri oğlunun menajerlik firmasından yaptırıp kesesini dolduran, gereksiz ve pahalı transferler ile Trabzonspor’u borç batağına sürükleyen, üç sıfırdan dört üç maç verip, ilçe takımından sahasında altı gol yiyen, altı ay daha kalsa klübün kapısına kilit vurduracak hoca müsveddelerini de gördük.
Oysa Abdullah hoca bir kasket çıkışıyla Trabzonspor’a maddi olarak ta katkıda bulunuyor. Dün akşam 19:30’da Ts Clup sitesinde satışa çıkan Trabzonspor kasketini sitedeki aşırı yoğunluk sebebiyle 15 dakikada ancak sipariş edebildim.
O yüzden Trabzonspor yönetimi, taraftarı ve yerel medyası ile Abdullah hocaya sonuna kadar sahip çıkmaya devam etmelidir.
Yazılarımın uzun olduğu konusunda haklı eleştirileri bulunan okuyucularım; bu Trabzonspor’u yazmaya, anlatmaya doyamıyorum.
Sıradaki gelsin !