Trabzonspor Hukuk Kurulu üyelerinden sayın Hakan Orhan beye sorularımıza verdiği içten cevaplar için çok teşekkürler…
1. Sizce bugünkü yönetimin en büyük hatası nedir?
Bunu eylem bazında değil de yönetim anlayışı olarak cevaplamak lazım. Bugünkü yönetimin Trabzonspor’u yönetme tarzı tamamen yanlış. Zaten ortada sağlıklı bir yönetim kurulu da yok. Eylem olarak değerlendirir isek en büyük yanlış, Yıldırım Demirören Federasyonunun desteklenmesidir.
2. Sizce bugünkü yönetimin yaptığı en güzel iş nedir?
Genel olarak bakıldığında övgüye değer bir eylem göremiyorum.
3. Sizce bugünkü yönetim ve başkan Şike mücadelesini yürütebilecek güce ve inanca sahip mi?
Şike mücadelesini sadece başkan ve yönetime bırakmak yanlış olur ama Trabzonspor Başkanı ve Yönetimi lokomotif konumunda olmalıdır. Şike süreci en başından beri yanlış yönetiliyor. Sadri Şener zamanında başlayan yanlışlar aynen devam ediyor. Şike süreci sadece hukuki taleplerden, başvurulardan ibaret değildir. Hukuki başvuruları yapmak demek şike mücadelesi veriliyor demek değildir. Trabzonspor Camiası, Trabzon Şehri topyekün olarak bu mücadeleye başlamalıydı ve devam ettirmeliydi. Camiada, şehirde olmayan bu inanç tabiki başkan ve yönetimde de yok.
4. Trabzonspor’un şu anki yönetim krizinin sebepleri nelerdir ve bu krizden çıkmanın sizce en etkili yolu/yolları nedir?
Trabzonspor’un bugünkü durumunun en büyük sebebi Trabzonspor’un gerçeklerini göremeyen delegenin tercihleridir. Trabzonspor İstanbul takımları gibi para harcayarak, tamamen transferlere dayalı takım kurarak başarılı olamaz. Arasıra olsa bile bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bu şekilde 1-2 kez başarı yakalanabilir ama geçmişteki gibi sürekli olmaz. 2010-2011 şampiyonluğu transferlerle gelen bir şampiyonluktur ama sadece transferlere de dayalı bir şampiyonluk değildir. Camia, yönetim, teknik ekip, takım v.s. bir çok unsurun bir araya gelerek oluşturduğu bir şampiyonluktur. Ama bugünkü borcun içinde o günkü transferlerin bile payı vardır. Trabzonspor geçmişte bir model ortaya koymuş ve başarılı olmuştur. Geçmişteki o modeli günümüzün şartlarına göre modernize ederek sürdürmelidir. Delege de bu yönteme inanmalı, tercihlerini de ona göre yapmalıdır.
5. Trabzonspor camiasının güçlerini birleştirebilmesi icin hangi somut adımlar atılmalıdır?
Trabzonspor Camiasının güçlerini birleştirmesi bana göre bir ütopyadır. Mümkün değildir. “Trabzonsporu kim kuracak?” kavgaları nedeni ile ilk kuruluşu Danıştay tarafından iptal edilen, karar sonrası devlet otoritesinin baskısı ile ikinci kez kurulan bir kulüpten bahsediyoruz. Trabzonspor’un kuruluşundaki ve bugüne kadarki süreçteki kavgalar incelendiğinde birleşmenin mümkün olmayacağı anlaşılacaktır. Dönem dönem bu yapılmaya çalışılmıştır ama hep suni birleşmeler olmuştur ve sürdürülememiştir.
6. Kongrede güçlü ve iradeli bir yönetimin seçilebilmesi için hangi somut adımlar atılmalıdır?
Gün geçtikçe iyi ve donanımlı insanlar bu tür ortamlardan uzaklaşmaya başlıyor. Siyasette de spor yönetiminde de durum aynı. Yönetimler de yönetmek için değil seçilebilmek için oluşturuluyor. Çok kısa zamanda, anayasası olmayan, felsefesi olmayan yönetimler oluşturuluyor. Ben bunu minübüs şoförlüğüne benzetiyorum. Bir minibüs alıyorsunuz ve bir muavin buluyorsunuz. Sonra hedefe giderken yoldan yolcu topluyorsunuz. Seçim bittiğinde, yada başka bir yola giderken yolcular inmeye başlıyor. Sağlıklı bir yönetim olmuyor.
7. Sizce Trabzonspor siyaset, yerel basın, ve taraftar üçgeni içerisinde nasıl konumlandırılmalı?
Genel ve yerel siyaset spordan tamamen uzaklaşmalıdır. Yerel basın işini layıkı ile yapmalıdır. Taraftar ise geçmişi iyi anlamalı, geçmişteki başarıların sebeplerini iyi analiz edebilmelidir. Her alanda doğruya ulaşılırsa Trabzonspor da doğru bir yere oturur.
8. Sizce ideal Trabzonspor başkanı hangi özelliklere sahip olmalı?
Bu konuda Prof.Dr.Hakan Kulaçoğlu’nu örnek gösterebilirim. Dürüst, sorunu bilen, çözümü bilen, ekip anlayışına inanan biri olmalıdır.
9. Sizce Trabzonspor bugünkü taraftar gücünü maddi ve manevi anlamda kullanabiliyor mu? Bu gücü daha çok kullanabilmesi için neler yapılmalıdır?
Ortada yeterince büyük bir güç yok. Maddi anlamda belki ama manevi anlamda bir güç birliği ortada yok.Örnek vermek gerekirse forma alarak kulübe katkı yapan herkes forma alırken eylem birliği içinde oluyor ama sıra başka konulara gelince fikir birliği içerisinde olamıyor, bölünüyor. İnsanlar işler iyi giderken kenetlenebiliyor, başarıyı sahiplenebiliyor ama işler kötü iken herkes kaçıyor.Güçlü bir yönetim olursa, taraftara doğrular anlatılırsa taraftarın gücü daha iyi kullanılabilir. Taraftarın gücünün genelde olumsuz yansımaları olmaktadır.Buna şu örneği verebilirim. 1996 yılında Trabzonspor Fenerbahçe’ye Trabzon’da 2-1 yenildi ve o yıl Fenerbahçe şampiyon oldu. (Fenerbahçe’nin saha dışı faktörlerle nasıl şampiyon olduğu da ayrı bir tartışma konusudur.) Yaşanan travmanın sonucunda başarısız sayarak o sezonun bitiminde Trabzonspor Camiası olarak başkanı kovduk, yönetimi kovduk, hocayı kovduk, futbolcuları kovduk. Aslında Trabzonspor’u yıktık, darmadağın ettik. Bu olay Trabzonspor tarihindeki en büyük yanlışlardan biridir. Eğer o sezon yapı korunabilse idi uzun yıllar yarışan bir Trabzonsporumuz olabilirdi. Bugünkü durumun sebepleri arasında bence o sezonun da katkısı vardır.