Her zaman söylüyorum yine söyleyeceğim. Şenol Güneş kalecilik yıllarında bir efsaneymiş. Büyüklerimiz öyle anlatıyor. Keşke bizimde o efsaneyi canlı izleme fırsatımız olsa idi…
Yine aynı büyüklerim “oğlum Şenol Güneş hakkında yazı yazarken, iki düşün bir kere yaz. O adamın bu takım için verdiğini kimse vermedi. Bekara karı boşamak kolay…” gibi sözlerle bana yüklenir dururken, Ünal Karaman’ın takıma dönmesinin ardından, artık büyüklerimden fırça yemeyeceğimi düşünüyorum.
Evet, Şenol Güneş bir efsanedir ve öyle kalması için kendisine iyi bir yardımcı gerekiyordu. O isim Ünal Karaman’dı… Şenol Güneş’in neler çektiğini bir Allah bilir bir kendi, ama ben bir Trabzonspor taraftarı olarak Şenol Güneş’in neler çektiğine değil neler yaptığına bakarım. Bir insanın hem saha olayları hem de saha dışı olaylar ile ilgilenmesi kolay iş değil hatta ve hatta bir insanın yapamayacağı bir iş.
Kimsenin “neden bu maçı kaybettin” diyerek kimsenin yüklenmeyeceği ben bile hakem kararlarından bu kadar etkilenir sinir oluyorsam, Şenol Güneş’in halini düşünemiyorum. Verilmeyen kartlar sonrasında nasıl kontrolden çıktığını az çok görüyoruz. İşte tam bu durumlarda Ünal Karaman ismi ön plana çıkar ve sahanın kenarına gelir. Yeri gelir Ünal Karaman kontrolden çıkar Şenol Güneş sahanın kenarına gelir. Böyle olursa gerçek Trabzonspor ortaya çıkar.
Trabzonspor bugün kazandı. Kaybededebilirdi. Ama sahada oynanan futbol beni mutlu etti. Yapılan paslar, birkaç futbolcu hariç performans beni mutlu etti.
Trabzonspor maçı kazanır veya kaybeder. Ama hiç olmazsa kaybettiği zaman Şenol Güneş’i benim gibi, çok düşünmeden yazanlara ve her ne kadar iyi niyetli olsa da Trabzonspor kaybettiğinde dengesini kaybeden Trabzonspor taraftarı ile yıpratmamış oluruz.
Kupa da olduğu gibi ligde de yolun açık olsun Trabzonspor…
Hoş geldin Şenol Hocam… Hoş geldin Ünal Hocam…