Bugün 3 Temmuz! Sermayeye karşı emeğin mücadelesinin verildiği ve sonrasında hukuksuzluklara karşı hukuk mücadelesi verildiği sembolik gün.
Futbolu futbol olarak algılayan, futbolu bir eğlence ve temaşa gören, 61.dakika gösterileri, horonu, golbastısı ile futbolu güzelleştiren, kıt imkanları ile; futbolu para ve çıkar ilişkileri olarak gören futboldaki İstanbul statükosuna karşı adeta bir Don Kişot edasıyla kafa tutan devrimci bir futbol kültürü olan koca bir camianın emeğinin gasp edildiği, onurunun, gururunun, sevincinin çalındığı, bir camianın futbola küstürüldüğü o kara gün.
Futboldaki İstanbul statükosunu 7 defa yıkan ve tekrar yıkacağından en ufak şüphemin bulunmadığı bu devrimci camia şimdi de Fenerbahçe’yi kurtarmak için yasaların değiştirildiği ülkedeki hukuksuzluklara baş kaldırıyor.
Değiştirilmiş yasalar ile sözde aklanan Fenerbahçe’ye karşı ne acıdır ki adaleti kendi ülkemizde değil kısmen de olsa Avrupa’da bulduk.
UEFA Tahkim Kurulu’nun şike yapmaktan ve teşvik pirimi vermekten suçlu bularak Avrupa kupalarından iki yıl men cezası verdiği Fenerbahçe’nin C.A.S.’a yaptığı başvuru neticesinde C.A.S.’ın gerekçeli kararında açıkça belirttiği gibi “UEFA Tahkim Kurulu’nun Fenerbahçe’ye verdiği 2 yıl men cezası ödül gibidir. En az 5 yıl men cezası verilmeliydi” kararı , yüzlerinde bir tokat gibi patladı ancak suratı köseleye dönmüş insanlar için bu tokat bir şey ifade etmiyor.
Her fırsatta, kumpas kuruldu, mağdur edildik diyenler kendi iç çatışmalarında bir şeyleri itiraf etmekten çekinmiyorlar.
Fb’nin son kongresinden önce basın toplantısı düzenleyen Aziz Yıldırım, 2010-2011 sezonunda idari menajer olarak görev yapan Volkan Ballı için “Orada burada Fb’nin şike yaptığını söyleyen Volkan Ballı derhal kulüpten uzaklaştırılmalıdır ! Uzaklaştırılmazsa Ali Koç ile beraber ikinizi de bu seyirci ile göndereceğiz ! ” demişti.
Kimdir hemen her yerde şikeyi itiraf eden bu Volan Ballı? Adam gibi adamdır.
Yıl 2013. İstanbul’da Spor Hukuku Enstitüsü’nün Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin Mecidiyeköy yerleşkesinde düzenlediği spor hukuku eğitimine katılmıştık. Eğitim süreci tamamlanmış ve sertifika alacağımız gün gelmişti. Son gün olduğu için ders yapılmıyordu. Sertifika töreni için davet edilen futbolun ünlü şahsiyetleri ile sohbet ortamında geçiyordu.
Gelenlerden biri de 2010-2011 sezonunda Fb’de üst düzey görev almış bir şahsiyetti. Adam gibi adamdı. Sohbet ve söyleşi devam ederken beklenen soru gelmişti. Söz alan şahıs sınıfa şöyle bir göz gezdirdikten sonra;
-Arkadaşlar telefonların kameraları kapalı değil mi? diye sordu. Sınıftaki hukukçulardan onay aldıktan sonra konuşmasına devam etti.
-Yaptık arkadaşlar! Şike yaptık! Bunu sağır sultan biliyor! Ayıptır artık! Bu Fenerbahçe’nin sırtında bir kamburdur. Verin artık adamların kupasını! demişti.
O gün orada herkesin telefonunun kamerası kapalı mıydı ? Bilmiyorum !!! Belki bir gün bir yerde ortaya çıkar ???
UEFA Tahkim Kurulu ve C.A.S.’a göre şike yaptılar! Yapmakla kalmadılar. Değiştirilen kanunlar ile yeniden yargılanıp kendilerince aklandılar. Hatta kumpas mağduru bile oldular.
Futbol üstadı, efsane başkanımız, güzel insan Özkan SÜMER’in çok güzel ifade ettiği gibi;
"Arkadaşlar, Trabzonspor büyük bir soyguna maruz kaldı. Sevincimiz çalındı, onurumuz çalındı, prestijimiz çalındı, her şeyimiz çalındı. Bu sadece kupa meselesi değil. O sevinci bize yaşatmadılar, kan kusturdular."
UEFA Tahkim Kurulu, C.A.S. ve İsviçre Federal Mahkemesi kararları gayet açıktır. “Bu kararlara göre” Fenerbahçe şike yapmıştır.
Dünya var oldukça ve UEFA Tahkim Kurulu, C.A.S. ve İsviçre Federal Mahkemesi üye ve hakimleri Fetö’cü çıkmadıkça bu böyle bilinecektir.