Trabzonspor’u bu sezon ilk kez yakından izleme fırsatı buldum. Bu ortamı nasıl özlemiştim anlatamam!
Trabzonspor her zamanki oyun ezberi ile maça başladı.
Trabzonspor’un atakları ağırlıklı olarak Edgar ve sağ bek Bruno Perez ile savunmadan başlıyor. Fatih Terim bu yüzden hücum pres yaparak sağ kanattan oyun kurmamızı engellemeye çalışarak maça başladıysa da birçok takımın yapamadığı gibi o da bunda pek başarılı olamadı.
Dakikalar ilerledikçe Trabzonspor istenilen ve ezberlenen oyununu sahaya yansıtmaya başladı ki Edgar’ın hatalı pasıyla geri düştük. İsmail Köybaşı’nın alışık olduğumuz hatasıyla yenilen ikinci gol moralleri bozsa da sahadaki on aslan parçası, taktik disiplinden kopmadan oyununa devam etti.
Bu zamana kadar takımın en iyilerinden olan Edgar’ın hatasını çok görmemek ve emeğine saygı duymak lazım. Dünyada ne ünlü futbolcular ne hatalar yapıyorlar. Olur böyle şeyler! Önemli olan futbolcunun iyi niyeti. Takımdaki 10 futbolcunun iyi niyetinden de en ufak şüphem yok!
Fakat; ben bir tanesinin zekazından da iyi niyetinden de kalitesinde de şüphe ediyorum. Aslında hiç şüphe etmiyorum. Herkes kimden bahsettiğimi anlamıştır.
İsmail Köybaşı; ben yazmaktan bıktım ancak Abdullah Avcı bu futbol fakirini ilk onbirde başlatmaktan bıkmadı. Bütün rakiplerin yaptığı gibi Galatasaray’da maden bulmuşçasına sol kanadı kullanıp yol geçen hanı yapma fırsatını değerlendirdi.
Yediğimiz ikinci golde Halil Dervişoğlu ile topa yükselirken zamanlama hatası yapan İsmail, pozisyonun devamında önündeki Emre Kılınç’a bırakın markaj yapmayı, yürüyerek adamın gol atmasını seyretti. Daha önce aynısını Roma maçında Pelegrini’yi takip etmeyerek yapmış ve iyi oynarken ilk golü yememize sebep olmuştu
İsmail Köybaşı bunu hep yapıyor ve yapmaya da devam edecek. Türk futbolunun bu ballısı ve Birinci Lig ayarındaki futbolcusu nasıl olsa 32 yaşında ballı kontratı kaptı. Alternatifi de kalmadı.
Aslında İsmail Köybaşı’nda hata yok! Hata bu adamı transfer edip Faruk Can’ı kiralayan yönetimde ve ısrarla oynatan Abbdullah Avcı’dadır.
Neyse ki Avcı hatasını anlayarak İsmail’i erkenden oyundan aldı da bir gol daha yiyip maçın kopmasına engel oldu.
Avcı’nın sakatlıklardan sonra henüz formunu bulmayan Ömür’ü ilk onbirde başlatması da yanlış bir karardı ve Ömür-Yusuf Sarı değişikliği ile Trabzonspor hücumlarını zenginleştirdi.
Ancak Yusuf Sarı’nın aldığı birçok topta sıfıra inerek orta kesmeye çalışması doğru değildi. Daha önceki maçlarda alışık olduğumuz gibi Yusuf Sarı’nın sıfıra inmek yerine half space (ceza sahası yan çizgisinin etrafı) denen asist bölgesine yaklaşarak golden zone’a (ceza sahası içi, gol alanı, altın alan) asit vermesi veya ceza sahası ön bölgesine hareketlenerek şut çekmesi daha doğru olurdu ki bir pozisyonda çektiği şutu Muslera zorlukla çıkarttı.
Abdullah Avcı ve Fatih Terim Türkiye’de hücuma geçiş oyununu en iyi uygulayan teknik direktörlerden ikisi. Buna rağmen Gs’a fazla pozisyon vermedik.
Aslında Fatih Terim çok basit bir taktikle oynadı. Trabzonspor’un yapması gerekeni yaptı. Topu Trabzonspor'a bırakıp, orta sahada uyguladığı güçlü pres sonucu kaptığı toplarla hızlı hücuma çıkmaya çalıştı ve dönem dönem bunda da başarılı olmadı değil.
Fatih Terim futbolunun tipik özelliklerinden biri de bekleri hücuma katmaktır ve Gs beklerinin hücuma çıkışına engel olamadık. Bu da rakibe yakın oynamayan, yeterli baskıyı yapamayan orta saha yapılanmamızdan kaynaklanıyor.
Yaş ortalaması yüksek olan Trabzonspor’un orta sahası 70.dakikalardan sonra oyundan düşüyor ve bu maçta da aynısı oldu. 70.dakikadan sonra top bir o kalede bir bu kalede göze hoş gelen bir görüntü gibi gözükse de maç orta sahaların düştüğü ve rahat geçildiği saçma sapan bir oyuna dönüştü.
Oyuna biraz daha erken alınmasını beklediğim Siopis neyse ki 80.dakikada oyuna girdi ve her zamanki gibi orta sahamıza inanılmaz bir dinamizm kazandırdı. Bir kere daha anlaşıldı ki Siopis çok isabetli bir transferdir ve bu takımın güvenlik sibobudur.
Berat ve Hamsik muhteşem oynadılar! Wakeme zaman zaman top ezse de Gs’lı futbolcuların sıkı markajı altında yine de fena oynamadı.
Son sözüm Trabzonspor taraftarına!
Trabzon’da kanayan yaranın halen devam ettiğini üzülerek gördüm. Trabzonspor taraftarı çok sabırsız ve emeğe saygı konusunda sorunları var. Kenarda oynayan futbolcularına sürekli bağırarak, bazen küfrederek demoralize ediyorlar. İkinci yarı önümüzde oynayan Yusuf Sarı rakibini her geçemediğinde kendisine bağıranlar küfredenler, Yusuf Gs’ın şutunu çizgiden çıkarınca kendisini kahraman ilan ettiler. Bu davranışlar maalesef borderline kişilik bozukluğundan kaynaklanıyor.
İsmail Köybaşı istisna, sahada iyi niyetle canını dişine takarak oynayan futbolcular hata yapabilirler, gününde olmayabilirler. Lütfen emeklerine saygı duyalım, demoralize etmeyelim. Futbolcularımızı baskı altına almayalım. Rakibi baskı altına alalım.
Velhasılı kelam, ilk beş dışında bütün takımları rahatlıkla yenebilecek güçte olan Trabzonspor’un şampiyonluğunun yolu şampiyonluktaki rakiplerini yenmekten ve yenemiyorsa yenilmemekten geçiyor.
Gs gibi bir rakip karşısında 2-0 geriye düşmesine rağmen demoralize olmayarak, taktik disiplinden kopmayarak beraberliği yakalayıp galibiyeti kaçırmak bu takımın mental olarak ne kadar sağlam karakterli futbolculardan kurulduğunun göstergesidir.
Güzel günlerde buluşmak dileklerimle…