Öncelikle bir futbolsever olarak Fenerbahçe’yi tebrik ediyorum, gerek oyun hırsı ve gerekse hafta içinde Türkiye Kupa’sında harcadığı eforun arkasına sığınmadan; Trabzonspor’a karşı aldığı bu net galibiyetten dolayı.

Hiç beklemediğim bir Trabzonspor izledim dersem hiçte abartmış olmam diye düşünüyorum!
Şenol hocanın oyuncu tercihlerine de saygı duyarken; Olcan Adın’ın (bir sakatlığı mevzubahisti ya ) son haftalarda ki formsuzluğuna rağmen özellikle Olcan ısrarını pek anlayamıyorum!.
Acaba Olcan’ı oyunun gidişatına göre düşünemez miydi (?) bu akşam diye, Şenol hocama kendimce bir öz eleştiri sunuyorum bu meyanda.

Oysa biz Trabzonspor’un, özellikle böylesine kalibresi yüksek maçların yegane takımı olduğunda daima hemfikirdik, fakat bu akşam inanılmaz durgun bir Trabzonspor vardı sahada.
Zokora ve Alanzinho ile yoklanan Volkan’ın sağı solu biraz umut vermişti Bordo-Mavili futbolseverlere daha maçın başlarında, akabinde Halil’in uygun pozisyonda ki Burak’a rağmen çektiği şut ha keza!
Fakat Baroni gibi bir şutorü unutmak bugün Trabzonspor’un yıkımı olmuş oldu.
Orduspor maç yorumumuzu yaparken, Trabzonspor’un Play-Off ‘larda bu form ve kontsantrasyonla işinin hayli zor olacağına dair vurgumuzu belirtmiştik.

İkinci yarıya başlarken Şenol Güneş mükemmel bir değişiklik ve taktik anlayışla, oyun şablonunu değiştirdi.
Serkan orta sahaya geçince, Marek’le sol kanat çalışmaya başladı, fakat ne hikmetse Colman gibi bir saha beyni olmadık yerde topu rakibe verince Fenerbahçe her yönden Kadıköy’de sazı eline ekip oluyordu.
Serkan Balcı’nın şutunda kaleci Volkan, Trabzonspor lehine maçın dönmesini hepten engelleyen isim olurken, Şenol Güneş’in oyun planı iflas ediyor, Trabzonspor’un gardı tamamen düşüyordu böylece.

Bir ara maç içinde düşündüm, sanki hafta içi Trabzonspor maç yapmış; Fenerbahçe Kupa maçı oynamamış ve sırf bu maça hazırlanmış diye..
Sahiden de Kayserispor-Fenerbahçe müsabakasını izlememiş olsam, hakikatin bu olduğuna inanacaktım bir an.

Trabzonspor bu akşam ruhu ve bedeni ayrı yerlerde dolaşan bir haletiruhiye içindeydi.
Kalitesine ve amaçladığı oyuna zıt bir performans sergileyerek, en azından ikincilik olacak denilen şansını da zora sokmuş oldu!
Şenol Güneş ve oyuncularının an itibariyle; uçağa adım atar atmaz bu akşamı unutmaları şu an yapacakları en doğru düşünce kararı olacaktır.

Kaderin Cilvesi mi?
Çok şeyler söylenen ve heyecanla beklenilen Play-Off karşılaşmaları, aynen futbolumuz üzerinde dolanan karabulutlar gibi aksiliklerle başladı.
Galatasaray-Beşiktaş müsabakasıyla start alacakken, bu seferde yağmur rolleri değiştiriyordu bu büyük organizasyon için birilerine!
Ve Play-Off’un ilk karşılamasının; malum süreçten dolayı aralarında yeni bir husumet doğan Trabzonspor ve Fenerbahçe ile start almasını ben, bu iki değerli camiaya kaderin bir cilvesinin olduğunu düşünüyorum.
Maç öncesi hazırlıklar müthiş bir görsel şölenin akabinde, harika ötesi bir ambiyans sunarken bize, iki takımın logolarının olduğu bayrak açılırken gökyüzüne; işte dedim: Birbiri olmayınca birinin olmasın anlamı nasılda fakir ve yavan kalıyor; spor kardeşlik ve zenginlik dedim, kendi kendime.

Büyük camiaların nefesi büyük oluyor, ciğerlerinden olsa gerek!
Onlarsız bir futbol dünyasını düşünmek istedim, başaramadım!
Ya siz?

HASAN AKBAŞ
15/04/2012