Kongre kararının Mayıs ayında açıklanmasından sonra kulisler hareketlensede, Aralık'ta tekrar seçimin yapılmasından ve kulübün borcunun çok olmasından dolayı adaylar büyük bir çekince içerisindeydi.
Neyse ki, Divan Kurulu arada bir doğru işler yapıyor. Yeni seçilecek başkan adayına 2 yıl 7 ay gibi görev süresi tanıyan bir değişiklik yaptı.
Bu değişiklik, Mayıs ayında yapılacak seçimlerde güçlü adayların ön plana çıkmasını ve doğal olarak Trabzonspor'un kazanmasını sağlayacak.
Aylardır yazdığım gibi tekrar yazıyorum;
"Mayıs ayında kongre kararı alınmaması sadece reklam peşinde koşanlara yarardı. Süre ne kadar uzarsa reklam pastası o kadar büyüyecek, reklam peşinde koşanlar kazanacak ama Trabzonspor kaybedecekti."
Sezon biter bitmez seçilecek başkanın, kendi cebinden değilde kulübün kasasından transferde büyük paralar harcaması halinde, Sadri Şener yönetiminden hiçbir farkının olmayacağı düşüncesindeyim.
1461 Trabzon futbolcularını maddi destek ve prim ile motive edilmesi, sırtlarında Trabzonspor forması olması halinde Süper Lig'de çok rahat zirveye oynar.
Faruk Özak'ın, " Trabzonspor'un başarısı için, camianın önemli isimleri bir araya gelsin ve kendi adayını çıkartsın " önerisine tam anlamıyla katılmakla beraber, böyle bir olayın bu şehirde gerçekleşme ihtimalinin imkansız olmasından dolayı büyük bir üzüntü duyuyorum.
Daha önce büyük kızgınlık beslediğim ve Trabzonspor'a artık zarar verdiğini düşündüğüm Faruk Özak ile yaptığım bir sabah kahvaltısı sonrası gördüklerim beni büyük bir hayrete düşürdü. Her yazımda üstüne basarak vurguladığım ve yüklendiğim Faruk Özak'ın doğrularını görme şansım oldu. Gördüklerim diyorum çünkü, "onunla konuşursan herkesi kandırdığı gibi seni de kandırır." diyenler çok oldu. Ama ben gördüm. Resmi belgeler, evraklar gördüm. Sadece dinlemedim. Trabzonspor sayesinde siyasete bir adım atmıştır bu doğrudur. Faruk Özak kesinlikle Trabzonspor'u siyasetin altında görmüyor. Trabzonspor ve geleceği için siyasi geleceğini hiçe atacak hamleler yapıyor. Belki bunları çıkıp gösteremiyor. Bu da bizim tepkimizi çekiyor ama Allah Şahidimdir ki buna inanarak söylüyorum, kendisinin yaptıklarını göstermesi Trabzonspor'un zararına Faruk Özak'ın karına olacağına emin olabilirsiniz. Faruk Özak'ın tek hatası, Sadri Şener'in bu kadar yanlışına rağmen, "Trabzonspor aman zarar görmesin, UEFA'ya gidişi engellenmesin" vb. düşüncesiyle görevde bulunan yönetimin yanlışlarını kendi doğrularıyla çözmesi ve sonucunda Sadri Şener ve yönetimine daha fazla yanlış yapması için süre tanımasıdır.
Gelelim kulislerde geçen başkan adayları hakkında düşüncelerime;
Emre Aksoy: Genç yaşına rağmen ürettiği projeler ve gösterdiği başarı onun artısı, bazı kesimler tarafından bu başarı görmemezlikten gelinse de, Trabzonspor Başkanlığı için çok ciddi bir şekilde çalışıyor. Kesinlikle yabana atılmaması gereken bir aday. Trabzonspor 'un bütün branşlarını büyük heyecanla takip eden, taraftarlık ruhunu taşıyan bir aday. Trabzonspor'un büyük bir borç batağında olması gözünü korkutmuyor. Yönetiminde olacak yol arkadaşlarıyla beraber bu sorunu çözeceğine inanıyor.
İbrahim Hacıosmanoğlu: Heyecanı, azmi, verdiği cesur demeçleri onun artısı ama geçtiğimiz dönemde gösterdiği başarıyı bu dönemde göstereceğine inanmıyorum. Son girdiği seçimlerde şehri iyi bilen ve sevilen, şampiyon olduğumuz 2010-2011 sezonunun yöneticisi DR. Mehmet İrfan Coşkun'un kendisinin asbaşkanı olarak seçimlere girmesi Hacıosmanoğlu'nun oy kapasitesini arttırmıştı. Trabzonspor için kendisini fazlasıyla yıprattığını, bu döneme o kadar güçlü hazırlandığını görmüyorum.
Metin Atasoy: Kendisini fazla tanımamakla beraber, bir çok kişinin üye aidatını yatırmak için arattığını biliyorum. Trabzonspor Başkanı olmak için projeler üretmeli, üyeleri böyle ikna etmeli. Yatırdığı üye aidatlarına güvenerek seçimlere girerse çok büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Son yapılan mali genel kurulda yaptığı açıklama onun için ve Trabzonspor için büyük bir skandal, Sadri Şener'e büyük bir artı idi.
Son olarak demeden geçemeyeceğim, "kimse aday olmazsa başkan adayı olurum" diyen Erol Tuna'nın yaptığı açıklamalara hiç şaşırmadım. Dost ortamında adı sıkça geçen Erol Tuna'nın kesinlikle bu süreçte Trabzonspor'a başkanlık yapamayacağını dile getirmiştim. Sonuçta bir tarafta Fenerbahçe'ye çalışan Ali Koç, diğer tarafta Ali Koç'a çalışan bir Erol Tuna...