Her şey güzel başlamıştı aslında. Yolculukta iyi geçmişti. Sohbetler falan…
Zorlu müsabakadan galibiyetle ayrılıp ikinci maçı düşünmeye başlamıştık, daha ilk maç oynanmadan. Ve derken takımın kaldığı otele geldik. Kapıda karşılandık. Hepsi güler yüzlüydü. Hepsi sıcakkanlı… Otelden çıkmadan önce haliyle yemek yedik, acıkmıştık. Yani kısacası Giresun maceramız güzel başlamıştı.
Otelden çıkıp arabalara bindik ve spor salonunun yolunu tuttuk. Kapalı Spor Salonu’na geldiğimizde içeriye girdik. Kimseden en ufak bir tepki yok. Arabalardan indik ve içeriye girdik. Salon ağzına kadar dolu. Trabzon’dan geldiğimizi biliyorlar ve buna rağmen en ufak tepki yoktu. Tepki mi olması lazım, diye düşünenler vardır belki. Onlar için de parantez açayım. Hatırlanacağı üzere ligde oynanan iki müsabaka da gergin geçmişti ve istenmeyen olaylar yaşanmıştı. Haliyle bu maçın da gergin ve yoğun tepkiyle geçileceği düşünülüyordu. Neyse lafı uzatmadan kaldığımız yerden devam edelim. Yöneticilerimiz yerlerine otururken, bende salona indim. Kartım olmasına rağmen, yelek giymemi istediler. Sonuçta misafiriz ve karşı gelemiyorduk, yani yelek giyme zorunluluğumuz yok. Çünkü Basketbol 2. Lig’de yelek yok, kart var. Bizde olan yelekler Türkiye ‘Futbol’ Federasyonu’na bağlı yeleklerdi. Neyse tartışmaya girmeden, yeleğimi de giydim ve çalışmaya başladım.
Derken maç başladı. Maçın başlamasıyla birlikte küfürler de başladı. Ama ne küfürler. Ben hayatım boyunca öyle küfür duymadım. Çok kötü oldum. Belki de hayatımda bu kadar kötü olmamıştım. Sayısız deplasmana gittim ama böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Giresun’a da ilk defa gitmiştim. Ayıptır söylemesi ne anamız kaldı, ne de başka birşeyimiz. Üzüldüm. Ama elden bir şey gelmiyordu. Kulaklarımı tıkadım ve işimize devam ettim. Sonuçta ben gazeteciydim ve işimi yapmak zorundaydım.
Dakikalar ilerledikçe küfürlerin devamı geliyor, hakaretlerin ardı kesilmiyordu. Son dakikalarda bizim ekibin bulunduğu yere su şişesi yağdı, hatta bir tanesi antrenörümüz Hasan Özmeriç’e denk geldi. O da ellerini iki yana açarak ‘yazık’ dercesine mesaj verdi.
Maç boyunca bu ve benzer görüntüler vardı Giresun’da. Hiç aldırmadık. Son ‘salise’ 0,02 dakika (2 salise) basketiyle yenildik. Kural hatası oldu iddiaları konuşuldu. Ancak kural hatasından daha önemli konular var konuşulması gereken. İsterseniz onlara dönelim.
Maç bittiği gibi dikkat ettim bizim basketbol kulübü yöneticilerinden birkaç ağabeyim rakip takımı tebrik etmek manasında alkışladı. Hatta bir kaçı yanındaki Giresunlu yöneticileri kutladı. Bende protokol tribünündeydim. Fair-Play adına önemli bir davranıştı. Biz sporun sadece bir mücadele olduğunu, yenmenin olduğu gibi yenilmenin de olduğunu düşünüp, güzel davranışlarda bulunurken, Giresunlu yöneticinin biri bizim yöneticilere dönerek el hareketleri yapmaya başlamaz mı? Buna yanındakiler de ayak uydurdu, derken saha içindeki ‘basın’ olarak çalışan arkadaşlar da bizlere nispet olsun diye ellerini iki yana açarak oynamaya başladılar. Taraftarlar desen bildiğiniz gibi küfre devam ediyorlar. Yazıktır, ayıptır, günahtır. O salondaki 15 yaşındaki gençlere küfrü aşılıyorsunuz! Bu mudur spor? Bu mudur dostluk? Bu mudur insanlık? Yazıklar olsun…
Maç sonrası taraftarların dışarı çıkarılması için bizleri bir odada yarım saat beklettiler. Tabi aramızda Trabzonspor Kulüp Başkanı Mehmet Yiğit Alp, yöneticiler de var. Ortalık sakinleştikten sonra arabamıza binmek için dışarıya çıktık. Arabalara bindik. Başkan ve diğer yöneticiler de otele kadar bizimle eşlik edeceklerdi. Bu esnada Giresunlu yöneticilerden bir iki tanesi artık hangi yüzle geldiyseler, Başkan Mehmet Yiğit Alp’e ‘Böyle olmasını istemezdik, üzgünüz, kusura bakmayın…’ derken Başkan Alp yöneticinin sözünü kesti ve ‘Kusura bakıyoruz. Biz anamızı sokakta bulmadık. Bu kadar küfür edilmez. Siz de bunlara ayak uydurdunuz, biriniz çıkıp, onlar bizim kardeşimiz, yapmayın demediniz’ diyerek yöneticiye gereken lafı söyledi. Bunun üzerine sıcak bir yaklaşım göstermeye çalışan yöneticiye başkan sert bir şekilde, ‘Yapın yapın özür dileyin, yapın yapın özür dileyin. Böyle olmaz’ diyerek tepkisini dile getirdi.
Trabzonspor taraftarına sesleniyorum. Böyle bir başkana sahibiz. Başkanımıza sahip çıkalım. Ona gereğinden daha fazla değer verelim.
Son olarak, Çarşamba günü oynanacak olan maça tüm Trabzonspor taraftarını davet ediyorum. Hep beraber el ele, Beko basketbol Ligi’ne…