Londra Olimpiyatları’nda 1 bronz madalya ile son sırada bulunan Türkiye’nin bu durumu içler acısı. Üzülmemek elde değil ancak sağlık olsun demekten başka çaremiz yok. Demek ki daha çok çalışmamız lazım. Madalya alamayabiliriz. Ancak insanlığımızı, dostluğumuzu, misafirperverliğimizi, kişiliğimizi, adamlığımızı kaybetmeyelim. Çünkü madalya kazanılır ama adamlık kazanılamaz.
Birçok isim tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Her türlü ilginç sporlarda, dünya rekorlarını alt üst eden bir çok ismi biliyoruzdur. İcatlarıyla, zekalarıyla, çılgınlıklarıyla bir çok isim… Ancak 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda öyle bir dram yaşandı ki, ben bu durum karşısında duygulanmadım desem yalan söylemiş olurum.
Bu kahramanımızın öyküsü o kadar hoşuma gitti ki sizlerle paylaşmak istedim. İşte kahramanımız Liu Xiang ve ufak bir öyküsü…
“2004 Atina'da kazandığı Olimpiyat madalyası ile Çin'in erkekler atletizmde kazandığı ilk altın madalyanın sahibi olan Liu Xiang Çin'de bir kültürel sembole dönüşür. Sporcu, dünya rekoru, dünya şampiyonluğu ve Olimpiyat şampiyonluğu üçlemesini başaran ilk Çinli atlet olarak da spor tarihine adını yazdırır..Ve halk kahramanı olarak 2008 yılında kendi seyircisi önünde Pekin 2008'de tartan piste çıkar. Herkes ondan altın madalyanın yanı sıra bir rekor beklemektedir. Liu Xiang seyircisi önüne çıkmaya dakikalar kala ısınırken sakatlanır ve gözyaşları içinde tartan pisti terk eder. Artık tek bir amacı vardır, 2012 Londra Olimpiyat Oyunlarında altın kazanarak kariyerine son vermek. Tüm dünya kötü talihini yenmeyi amaçlayan bu halk kahramanını izlediği anda başlangıç sesi duyulur. Yarışın başlamasından 40 metre sonra engele takılarak yere düşen Liu Xiang, acı içinde kıvranır. Çinli atlet, zorlanarak yerden kalkıp soyunma odasına giderken karar değiştirip tek ayağının üzerinde sekerek yeniden piste gelir. Tek ayağıyla engelleri aşarak parkuru tamamlayan Liu Xiang, son engeli de öperek yarışı bitirir. Rakipleri İngiliz Andrew Turner ve İspanyol Jackson Quinonez, yürümekte zorlanan Xiang'ın kenara gitmesine yardımcı olurlar.. Bu anlarda Statta binlerce sporsever, ülkesi Çin'de milyonlarca vatandaşı ve tüm sporseverler onun başarısını ayakta alkışlıyordu...”
Galipti bu yolda mağlup ve ne de olsa ve her şey bir madalyadan ibaret değildi. Sakatlanmasına rağmen yarışı tamamlaması gerçekten ayakta alkışlanacak bir davranıştı.
Ayrıca bu olayı okurken bizim Trabzonlu Hilal Coşkuner aklıma geldi. Hilal’i de bir hatırlatayım dedim. 24 Şubat İlköğretim Okulu’nda kolbastı hocalığı yaptığım zamanlarda kendisini tanıdım. İyi bir öğrencimdi. Ve her haliyle bu ödülünü hak ettiğini gösteriyordu.
Gelelim Hilal’in ödülü nasıl aldığına…
2006 Dünya Fair Play Baron Coubertin Büyük Ödülünü henüz 12 yaşındayken aldı. Hilal Coşkuner, Trabzon'da Okullararası Kros Birinciliği'nde altın madalyaya koşarken, gerideki rakibinin sakatlanıp yere düşmesi üzerine finişe değil arkadaşına yardıma koşmuş, bu davranışının ardından Trabzon Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve bir gazeteden ödül almıştı. TMOK Fair Play Konseyi tarafından da kendisine 2006 yılının davranış dalındaki büyük ödülüne layık görüldü.
Demek ki neymiş efendim her şey madalya değilmiş. Her şey başarı değilmiş…
Güzel bir sözle kelimelerimi noktalamak istiyorum. İnsanlık pahalı bir mülktür, herkeste bulunmaz ve sonradan da alınmaz!
- - - - -